Çeşitli temaslarda bulunmak için Berlin’de bulunan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Hürriyet Almanya muhabiri Celal Özkan ile bir söyleşi gerçekleştirdi ve Türkiye’ye uyum, Türkiye-Almanya ilişkileri, Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor iddiaları üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.
* Gergin bir dönemden geçen Türkiye Almanya ilişkilerinin geleceğini, nasıl görüyorsunuz?
Türkiye Almanya ilişkilerinde özellikle son yıllarda bu ilişkilerin olumlu seyretmesinin önünde çok negatif etkenler ön plana çıktı. Sol Parti bugün PKK ile açık ittifak içerisinde. Yeşiller PKK’ya yakın olan unsurlarla çok yakın ilişkiler içerisinde. Bunlar Almanya’nın milli menfaatlerinin önüne geçerek, Türk Alman ilişkilerini belirleyebilecek, yönlendirebilecek bir potansiyele sahip.
* Ama buna Türkiye’deki gelişmeler fırsat sunmuyor mu?
Tabii, dilimiz çok hissi. Türkiye’de dil maalesef çok tepkisel olabiliyor. Oysa çok daha soğukkanlı ve teknik bir dil kullanmalıyız… Avrupai bakış açısının kavranması konusunda Türkiye’de eksiklikler olduğu bir gerçek. Avrupa’nın Türkiye’yle ilgili eleştirilerinin bir boyutu itibariyle Avrupalıların düşünce mantığını daha iyi kavramak gerekiyor. Ama diğer tarafta Avrupa’da Türkiye’yle ilgili yayınlar da bunu destekliyor.
* Avrupa, Türkiye nereye gidiyor sorusunu tartışıyor. Rusya ve Çin’e yöneliyor tartışmaları var. Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor mu?
Ben AB’nin önümüzdeki bir yıl içerisinde çok ciddi kriz ve sorunlarla karşı karşıya kalacağını görüyorum. 2017 yılı içerisinde de Türkiye’ye yönelik somut perspektifin oluşturulamayacağı kanaatindeyim. Burada Türkiye ile sorunlar ön plana çıkartılıyor ama şu anda Avrupa da geldiği nokta itibarıyla Türkiye’yi ya da yeni üyeleri kaldırabilecek bir durumda değil. Terör bitmeden Türkiye’yi normal şartlara kavuşturmak mümkün olmayacağı gerçeğini de dikkate alarak, terörün bitirilmesi noktasında olağanüstü halin şartlarından istifade ederek en kısa zamanda tekrar Türkiye’nin AB’deki taleplerinin mücadelesini vermesi gerektiğini düşünüyorum. Normal üyelik olmasa bile bundan bağımsız bir biçimde Avrupa’nın temel kıstaslarının Türkiye’de de geçerli kılınması noktasında mücadelemizi sürdürmemiz gerekir.