AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün kabulünün 68. yıl dönümü münasebetiyle TPB Parlamento dergisine bir röportaj verdi.

Ülkemiz ve dünya 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne nasıl giriyor?

Yanı başımızda devam eden Suriye iç savaşını, Irak’ta yıllardır süren açmazı, Arakan’da ve Doğu Türkistan’da devam eden sorunları, Filistin meselesini diğer yandan da Batı Avrupa’da kendisini her geçen gün giderek daha da güçlü bir şekilde gösteren ırkçı akımları, yükselen aşırı sağı düşündüğümüzde 10 Aralık’ın küresel bazdaki sorumluluklar açısından idrak edilmesi oldukça zor bir gün olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Türkiye olarak da oldukça zor günlerin içerisinden geçiyoruz. Etrafımızda çökmüş devletler mutlak katliamdan kaçan milyonlara ülkemizi açmamız, onlarla imkanlarımızı paylaşmamız, Suriye ve Irak’tan ülkemize yönelen terör örgütleri, yine bölücü terör örgütü PKK’nın adeta her gün vatandaşlarımızın canına kastetmesi ve ülkemizde bunun üzerine oluşan toplumsal gerilimler… Bütün bunlara rağmen Türkiye, toplumun güvenliğini sağlarken aynı ölçüde özgürlükler konusundaki iddialarımızdan vazgeçmeme anlamında dünyaya örnek olacak bir çaba içerisinde. İçinde bulunduğumuz şartlar ve kamu güvenliği adına alınması zorunlu tedbirlere rağmen bu çabamızı sürdürmek durumundayız.
Bugün insan haklarıyla ilgili sorumluluklarımız oldukça büyük. Diğer yandan insan hakları söylemlerinin, içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde içi boş söylemler hâline getirilmesi, insan hakları ideallerinin tabiri caizse bir maymuncuk gibi görülerek siyasi çatışma unsuru olarak kullanılması aşılması gereken başka bir engel olarak önümüzde duruyor. Siyasiler, hatta uluslararası kurumlar tarafından dahi insan haklarının araçsallaştırıldığını; propaganda ve siyasi malzemeye dönüştürülebildiğini, böylece bu temel değerlerin içinin boşaltılarak tartışmaya açıldığını görüyoruz. İnsan haklarıyla ilgili tartışmanın politikleştirilmeden, mensubiyetler ötesinde, ilkesel bir zeminde sürdürülmesine ihtiyaç duyuyoruz. İnsan hakları ideallerinin her ulus ve devlet için her gün sınanan bir iddia olduğunu unutmamamız gerekir.

Söyleşinin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.

Connect with Me: