Türkiye ile İsveç arasında imzalanan işgücü anlaşmasının yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yapan İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “1967 yılında başlayan kitlesel iş göçü anlaşması sonrası İsveç toplumundaki çeşitliliğin anlamlı bir parçası olan vatandaşlarımız, halk oylamasında oy kullanarak siyasi katılımlarını göstermelidirler.” dedi. Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:
“10 Mart 1967 tarihinde Stokholm’da, iki ülke arasındaki dostluk bağları ve işgücü mücadelesinin karşılıklı faydaları göz önünde bulundurularak Türkiye ile İsveç arasında işgücü anlaşması tanzim edilmiş ve kitlesel işgücü göçü resmî olarak başlamıştır. 17. yüzyıl başlarına dayanan ve hem Osmanlı dönemi hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinde ticaret ve dostluk anlaşmalarıyla kesintisiz biçimde gelişerek devam eden Türkiye-İsveç ilişkileri bu tarihten sonra yeni bir boyut kazanmıştır.
Diğer Avrupa ülkelerinde görüldüğü gibi bu ülkede yaşayan vatandaşlarımız da İsveç toplumunda eğitim ve iş hayatında, ayrıca siyasetin farklı kademelerinde yer almaktadır. İsveç Parlamentosundaki 8 Türkiye kökenli milletvekili ve hükûmette yer alan 2 Türkiye kökenli Bakan başta olmak üzere pek çok Türkiye kökenli insanımız İsveç siyasetinin çeşitli kademelerinde yer almaktadır. Bu durum, Türkiye kökenli insanlarımızın gelecekte İsveç siyasetinde daha aktif olacaklarının da bir göstergesidir. Bununla birlikte İsveç’teki vatandaşlarımız iki ülke arasındaki ekonomik potansiyelin gelişmesine de katkıda bulunmaktadırlar. Günümüzde İsveç ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacminin boyutları, yaklaşık olarak 2,8 milyar ABD Dolarına ulaşmaktadır.
Ayrıca İsveç’te yaşayan yaklaşık 115 bin vatandaşımız ülkedeki en büyük göçmen gruplardan biri olarak ön plana çıkmaktadır ve ikili ilişkilerimizin önemli bir unsurunu teşkil etmektedir. Bugün İsveç’te referandum için oy kullanabilecek yaklaşık 38.000 seçmen bulunmaktadır. AK Parti’nin yurtdışı bilgilendirme toplantılarının sistematik bir biçimde engellendiği bir ortamda Avrupa’daki vatandaşlarımız, tarihî bir sorumluluk bilinciyle kendi siyasi katılımlarının da Türkiye’nin geleceği konusunda belirleyici olduğunu göstermelidirler. Bu bağlamda diasporadaki tüm vatandaşlarımız gibi bu ülkedeki toplumumuzun da sandığa gitmesi büyük önem taşımaktadır. Yurtdışındaki yaşayan insanımızın Türkiye’deki seçimlere ilgisi ve hassasiyeti aynı zamanda siyasetin diasporaya yönelik hassasiyetini daha da geliştirecektir.
Bu düşüncelerle Türkiye-İsveç İşgücü Anlaşması’nın 50. yıl dönümünde birinci nesli saygıyla anıyor, zorlu göç tarihinde emeği olan tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.”