6 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Taşınır Mal Yönetmeliği”nde yapılan değişikliklerin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylarda askeri silahları kullanabilmesinin altyapısını oluşturmaya imkân veren değişiklikler olması kaygı vericidir.

21 Ağustos tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile Ankara’dan sonra İstanbul’da da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı olarak Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kurulmasına karar verilmesinden sonra TSK envanterinde bulunan silahların, tankların, topların, roketlerin ve hiçbir kısıtlama yapılmadan her türlü taşınır malın EGM’ye devredilebilmesine imkan tanıyan hukuki düzenleme kamuoyunu endişeye sevk etmiştir. Yönetmeliğin m. 21/2 hükmüne göre; “Milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden terör, toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinin meydana gelmesi durumunda veya emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde, idareler taşınır mallarından taşıt dahil diğer idarelerce ihtiyaç duyulan malları, Millî İstihbarat Teşkilatınca üst yönetici veya yetki verdiği makamın onayı, bu Yönetmelik kapsamındaki diğer kamu idarelerince devri yapacak idarenin üst yöneticisinin teklifi ve ilgili Bakanın onayı ile herhangi bir şarta bağlı olmaksızın birbirlerine bedelsiz devredebilir.”Böylesi bir düzenlemenin sivil vatandaşların barışçıl gösteri yürüyüşlerinde dahi ağır silahlı kolluk görevlileriyle karşı karşıya getirilmesine neden olabilecek ucu açık bir düzenleme olduğu açıktır.

Anayasal bir hak ve özgürlük olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri 2016 yılında ilan edilen OHAL döneminden itibaren fiilen yasaklanmış durumdadır. Rektör atamasını protesto eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bile Cumhurbaşkanı tarafından “terörist” olarak anıldığı bir yasak düzeni oluşturulmuştur. Hükümete muhalif olmanın terörle ilişkilendirilmesinin sıradan hale geldiği ve bu bakış açısıyla; toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanların da yürütme organının bir talimatıyla sert müdahaleye maruz kalabileceği bir ortamda TSK’nın silahlarının EGM’ye aktarılabilecek olmasını hayra yormak mümkün değildir.

Bu sebeplerle, söz konusu Yönetmelik’teki sakıncaların giderilmesi çağrısında bulunuyoruz:

1- Düzenlemedeki “taşınır mal” tanımı son derece belirsizdir ve geniş kapsamlıdır. TSK’nın sorumluluğundaki konvansiyonel harp için kullanılması gereken sistem, silah, teçhizat ve malzemenin EGM’ye devredilebilecek taşınır malların kapsamı dışında bırakıldığına dair sınırlayıcı bir ifadeye yer verilmelidir.

2- EGM’ye mal devrinin şartı olarak öngörülen “toplumsal olaylar ve şiddet hareketleri” kavramları soyuttur ve belirsizdir. Örgütlü bir suç kapsamında olmayan toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinin EGM’nin personel ve silah gücünü etkisiz kılması çok düşük bir ihtimaldir. Bu sebeple, mal devrine gerekçe oluşturacak bu kavramlar hükümden çıkarılmalıdır.

3- Kolluk güçlerinin toplumsal olaylarda hangi şartlar altında silah kullanabileceğini düzenleyen PVSK’nın 16. maddesine; kullanılabilecek silahlar yönünden bir tanımlama yapılmalı ve askeri silahların toplumsal olaylara müdahale ile görevlendirilen polis birliklerine dağıtılamayacağı hükmü eklenmelidir

Connect with Me: