Değerli Basın Mensupları;

Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum,

Boğaziçili öğrencilere yönelik dün yapılan orantısız müdahaleler ve gözaltılar hakkında görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaklaşık bir aydır yaşanan olayları endişeyle takip ediyoruz.

Dün ise demokrasi ile bağdaşmayan rektör atamasına ve arkadaşlarının tutuklanmalarına tepki olarak basın açıklaması yapmak isteyen öğrenciler polis tarafından engellenmiştir. Basın açıklamasına katılmak isteyen öğrencilere polisin sert müdahalesi sonucunda 159 öğrenci gözaltına alınmıştır.

Demokratik bir toplumda herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Bu hak anayasal bir haktır.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de bu haklarını kullanmak istemişlerdir. Ancak temel haklarını kullanmak bir yana dursun öğrenciler, baskı, zulüm ve gözaltı işlemleri ile karşılaşmışlardır.

Son yıllarda ülkemizin her alanında kendisini gösteren baskıcı ve otoriter rejim uygulamaları artık had safhaya ulaşmıştır. Söz konusu uygulamalar toplumu boğan, adeta nefes aldırmayan bir biçime bürünmüştür.

Vatandaşlarımız ve ülkenin en kalifiye öğrencileri artık düşüncelerini özgürce ifade ederek iktidarı eleştiremeyecek duruma gelmiştir.

Bu tarz uygulamaların iktidar dahil hiç kimseye, birlik ve beraberliğimize bir faydası yoktur ve olmayacaktır.

Ne yazık ki iktidar, kendisini eleştiren her sese ve görüşe kendisini kapayarak, baskı ve korku politikaları ile kendisi gibi düşünmeyenleri terörize ederek toplumsal gerginliği yükseltme çabasındadır.

İktidar koalisyonunun amacı toplumu suni gündemlerle meşgul ederek yolsuzluk, yoksulluk ve adaletsizlikleri unutturmaktır.

Bir iktidar düşünün ki kendi toplumunu düşman bellemiş, toplum içinde karşıtlık ve nefreti körüklemek için her türlü yolu meşru görüyor.

Boğaziçi Üniversitesindeki yaşanan son olaylar da göstermiştir ki iktidar ülkenin huzurundan sorumlu olduğunu unutarak Türkiye’de siyasi ve kültürel çatışmayı bilinçli olarak tırmandırmaktadır.

 

Saygıdeğer Arkadaşlar,

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanun’unun varlığına rağmen son dönemde toplanma özgürlüğü neredeyse tamamen yasaklanmıştır. Bu yasaklar en asgari demokratik kültüre ve Anayasa’ya aykırıdır.

Barışçıl gösterilere karşı orantısız müdahaleler ve katılanlar hakkında özellikle terör bağlantılı suçlardan dolayı açılan soruşturmalar endişe vericidir.

Daha önce herhangi bir soruşturma dahi geçirmemiş ve büyük uğraşlarla Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış gençlerin protestolara katılıyorlar diye bahaneler üretilerek terör örgütleriyle ilişkilendirilmesi bir hukuk devletine yakışmaz.

İktidarın amacı demokratik tepkiyi kriminalize ederek hukuksuz müdahaleleri meşru göstermektir.

Birkaç kişinin dini değerlerimize yönelik münferit saygısızlıkları bahane edilerek öğrencilerin temel haklarının kolluk müdahalesiyle bastırılması tamamen hukuksuzdur.

 

Değerli basın mensupları,

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, rektörlerinin seçimle gelmesini, göz altına alınan ve tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istemekte ve bu istekler için protesto ve gösterilerini demokratik bir şekilde yapmaktadırlar.

Ancak polisin orantısız müdahalesi ve siyasetin toplumun dini duygularını sömürmeye yönelik iyi niyetten uzak açıklamaları olayı çıkmaza sürüklemektedir.

İktidar koalisyonunun ve kamu görevlilerinin kullandıkları hedef gösterici ayrıştırıcı dili hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz. Çünkü demokrasilerde sorunlar ancak demokratik prensipler, saygı, hoşgörü ve ortak akılla çözülebilir.

Bu nedenle iktidar Boğaziçi Üniversitesi’nin geleneklerine saygı duymak zorundadır. Boğaziçi Üniversitesi’ne ve tüm üniversitelere daha katılımcı bir yol ile rektör seçilmesi demokrasinin asli gerekliliğidir.

 

Saygıdeğer Arkadaşlar,

DEVA Partisi olarak Boğaziçili öğrencilerin toplanma ve gösteri haklarının engellenmesini, kolluk kuvvetinin orantısız müdahalesini ve gözaltıları kabul edilemez buluyoruz.

Öğrencilerin kriminalize edilmesini şiddetle kınıyoruz.

Düşüncelerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan öğrencilerin toplantı ve gösteri hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışların demokratik toplumun temel değerleri arasında olduğunu iktidara tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Öğrencilerin yaşadıkları hak ihlallerinin giderilmesi, tutuklama kararlarının kaldırılması, gözaltına alınan öğrencilerin derhal salıverilmesi ve kampüs içerisindeki polislerin kampüsten çıkarılması çağrısında bulunuyoruz.

Son olarak, iktidarı; olayları daha fazla büyütüp ülkeyi kutuplaşmaya sürüklemek yerine aklıselime, saygıya ve adalete davet ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Connect with Me: