1. Sayın vekilim sizi şahsen biz tanıyoruz fakat okuyucularımız için yine kısaca sormak isteriz. Sizin ağzınızdan sizin cümlelerinizle Mustafa Yeneroğlu kimdir?

1975 yılında Bayburt’ta doğdum. 1 yaşındayken Almanya’nın Köln şehrine geldim. Eğitim hayatım Köln’de geçti. Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezunum. Evli ve üç çocuk babasıyım.

Yaklaşık 27 yıl boyunca yurt dışındaki sivil toplum çalışmalarına aktif olarak katıldım. Avrupa’daki Türklerin ve Müslümanların meseleleri, din özgürlüğü, ayrımcılık, Türk vatandaşlarının yurt dışındaki sorunları; azınlıklar, yabancılar ve vatandaşlık hukuku, göç ve diaspora politikaları, yurt dışı kültür, eğitim ve din politikaları ile ilgili çalışmalar yaptım. Avrupa’da artan İslam düşmanlığı ile ilgili siyasi ve hukuki çalışmalarda aktif olarak yer aldım, yüzlerce davayı takip ve koordine ettim.

30 Ekim 2019 tarihinde AK Parti’den istifa etmemin ardından da 9 Mart 2020 tarihinde kurulan DEVA Partisine kurucu üye olarak katıldım. Şu anda DEVA Partisi’nin Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanlığı görevini yürütmekteyim.

  1. Mustafa Yeneroğlu’nu buradaki seçmen AKP adayı olarak seçti. Neden (daha sonra) parti değiştirip başka partiye geçtiniz?

Ben AK Parti’nin yurt dışındaki vatandaşlarımızla da paylaştığım ve bizzat yazıp savunduğum programı çerçevesinde adaylığı kabul ettim ve toplumun karşısına çıktım. Ayrıca Ak Parti’nin programı, toplumda herkesin huzurunu ve hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi esas alan bir program idi. Maalesef Sn. Cumhurbaşkanı Ak Parti’yi köklerinden kopararak demokrasiyi ve hukuku ezen, temel hakları ayaklar altına alan, kendisi gibi düşünmeyenleri düşmanlaştıran ve kriminalize eden bir yolu partinin yazılı programına tercih etti. Bu sürece karşı partinin içinde 3 yıl mücadele ettim, kimsenin sesini çıkarmadığı bir ortamda ben MKYK üyesi olarak bu olmazsa olmaz olan ilkeleri savundum. Ümidim kaybolunca hayatı boyunca Almanya’da da hukuksuzluklarla ve ayrımcılıkla mücadele eden bir insan olarak ilkelerimi partime tercih etmek zorunda kaldım. Dolayısıyla ben değişmedim, değişen Ak Parti’yi kurucu kimliğinden koparan Cumhurbaşkanı. Ben ise dün hangi değerleri nasıl savunuyorsam, bugün de aynı şekilde savunuyorum. Unutulmamalı ki milletvekilleri Anayasa’ya göre sadece kendi seçmenini değil bütün milleti temsil eder ve demokrasi ve hukukun üstünlüğüne sadık kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin eder. Yeminimin gereği neyse o noktadayım.

Ama maalesef bugün AK Parti çok farklı bir kulvara geçmiş durumda. Avrupa’da bilinen birçok aşırı milliyetçi ve otoriter partinin dilini tercih eden, toplumun önemli bir kesimini ötekileştiren, hukuku, anayasayı yok sayan ve tamamıyla bir kişinin ağzından çıkana bağlı bir gidişatın içerisinde. Bu gidişat, partinin tekil tercihi de değil, milyonlarca insanın hayatını yerle bir ediyor. DEVA Partisi bugün, Türkiye’yi tekrar demokrasi, hukukun üstünlüğü, aklı selim rotasına çekme azmiyle kurulmuş herkesin huzur bulacağı özgürlükçü ve müreffeh Türkiye mücadelesi veriyor.

  1. Mustafa Yeneroğlu geçmişte yurt dışında yaşayan vatandaşlar için nasıl bir çalışma yaptı?

Yurt dışındaki vatandaşlarımız için yaptığımız önemli çalışmalar var. Bir kere her şeyden önce AK Parti bünyesinde büyük oranda benim bireysel inisiyatifimle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa yurt dışındaki vatandaşlarımıza özel bir seçim beyannamesi hazırladık. Bu beyannameyle maksadımız yurt dışındaki Türk toplumunu diaspora politikaları kapsamında bilinçlendirmek ve aynı zamanda onların meselelerini Meclis’in gündemine almaktı. Böylece diaspora politikalarını ilk kez Türkiye’de bir partinin gündemine alenen sokmuş olduk ve yurt dışı Türklerin meselelerini kuşatıcı bir biçimde ele aldık. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın doğrudan faydalandığı, yüzbinlerce gencimizin faydalandığı dövizle askerlik bedelini düşürttük. Ne yazık ki iktidar bu bedeli yeniden yükseltti. Bu çok büyük bir hataydı, çünkü dövizle askerlik bedelinin yüksekliği, gençlerimizin vatandaşlıktan çıkmasını tetikleyen bir durum. Bütün bunların haricinde pasaport harçlarının sıfırlanması, düşürülmesi, yurt dışındaki STK temsilcileriyle düzenli istişareler, izin zamanlarında sınır kapılarındaki mağduriyetleri azaltmak adına ilgili mercilerle yapılan görüşmeler, yabancı mahkemelerin boşanma kararlarının Türkiye’de tanınması gibi birçok konuda münhasıran çalışmalarımız oldu. Yurtdışından getirilen araçların Türkiye’de kalış süresinin, cep telefonlarının kullanım süresinin yükseltilmesi ve vatandaşlık kanununda değişiklik de bu çabalarımızdan oldu. Bütün bunlar ne yazık ki Türkiye’nin türbülanslı gündemi içerisinde bir raddeden sonra “lüks gündemler” olarak görülse de yurt dışındaki vatandaşlarımızın sorunları hâlâ çözüm bekliyor. Her şeyden önce diaspora politikalarının popülizmden arındırılması ve kurumsallaştırılması lazım.

  1. Yurt dışında yaşayan vatandaşların en önemli üç sorunu ve çözümleri nelerdir?

Irkçılık, kültürel kimlik ve anadilin muhafazası ve Türkiye’deki siyaset nezdinde diasporanın elverişli bir siyasi aracı olarak görülmesi yurt dışındaki vatandaşlarımızın en büyük üç sorunu olarak sayılabilir. Irkçılıkla mücadele çok boyutlu bir olgu. Bu mücadele, Türkiye olarak anayasal sorumluluğumuz olan kendi vatandaşlarımıza yönelik etkin koruma mekanizmalarının devreye girmesinden, vatandaşlarımızın ırkçı saldırılar karşısında maddi ve manevi olarak desteklenmesine kadar uzanıyor. Kültürel kimlik ve anadilin muhafazası ile ilgili, mevcut durumda Türkiye’deki iktidar, ne yazık ki yurt dışındaki ülkelerde olumsuz reflekslerle karşılaşacak derecede siyasileştirilmiş adımlar atıyor. Bugün birçok Batı Avrupa ülkesinde Türkiye’den gelen imamlar ya tepkiyle karşılanıyor ya da engelleniyor. Türkiye’nin kamu diplomasisinin araçları olan kurumlar birçok ülkede “gizli ajandalara sahip” kurumlar olarak etiketlenmiş ve tehdit olarak konumlandırılmış durumda. Devletin Türkiye’de toplumsal kutuplaşmayı ayrıştırıcı bir yol benimsemesi, yurt dışındaki vatandaşlarına yönelik tavırlarında da benzer şüphelerin doğmasına yol açıyor. Bu nedenle yurt dışındaki vatandaşlarımızın noktasal sorunlarını ele almanın yanında, bütüncül bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var.

  1. Mustafa Yeneroğlu bir dahaki seçimde aday olacak mı? Olacaksa hangi sebepten aday olacak?

Bugün için bunu cevaplandırmak kolay değil. Siyaset dışardan göründüğü gibi değil, çok zorlu ve enerji tüketen bir mücadele gerektiriyor. Özellikle toplumsal kutuplaşmanın had safhada olduğu, siyasetin değerler üzerine bina edilmediği, uzlaşma kültürünün olmadığı bir ortamda siyasete devam edip etmeme kararını almak hiç kolay değil. Bireysel olarak siyasi ikbal benim için hiçbir zaman önemli olmadı. Benim hayatım hukuksuzluklarla mücadele içinde geçti. Bu mücadeleyi siyasi arenada gerçekleştirebildiğim müddetçe buradayım. Türkiye uçuruma doğru sürükleniyor, bu ortamda ülkemizi tekrar demokrasi ve hukukun üstünlüğü rotasına çekmek en öncelikli sorumluluğumuz. Siyasi arenada olmasam dahi toplumda adalet ve hukukun tesisi için mücadeleye her şartta devam edeceğim.

Connect with Me: