Saygıdeğer Milletvekilleri,
Aziz Milletimiz,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İsveç’in NATO üyeliğine kabulü hakkında DEVA Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Ülkemiz her alanda olduğu gibi dış politikada da oldukça hassas bir dönemden geçiyor.
Bir yanda gündemde çok yer almasa da tüm şiddetiyle devam eden Rusya-Ukrayna savaşı; diğer yanda İsrail’in dünyanın gözleri önünde Filistin’de uyguladığı insanlık suçu.
Irak ve Suriye gibi komşularımızda bir türlü tesis edilemeyen istikrar ve gün geçtikçe daha fazla uzaklaştığımız demokrasi ve hukuk devleti kriterleri. Bu gidişatın neticesi olarak hem siyasi hem de ekonomik istikrarını sürdürmekte zorlanan, gün geçtikçe daha fazla fakirleşen millet ve ülke.
Hepimiz biliyoruz ki ancak işleyen bir demokrasi ve istikrarlı bir hukuk devletinin üstüne inşa edilen doğru bir dış politika, o ülkenin hem yakın komşularına hem de kendi vatandaşlarına barış ve huzur olarak geri dönecektir.
Maalesef bugün Türkiye bölgesinde güçlü, saygın, sözü dinlenen ve krizlerin arabulucusu olabilecek kadar güven veren bir ülke konumunda değildir.
Bunun en güçlü örneği Gazze’de yaşanan büyük insanlık trajedisi karşısında etkisiz halimizdir.
İsrail topyekün Filistin halkına yönelik kitlesel katliam yaparken iktidara sormak istiyorum: Neden İsrail’in insanlığa karşı suçları karşısında Uluslararası Adalet Divanına başvuran ülke biz olmadık, madem başvuruda bulunmadık bu davaya neden müdahil dahi olmadık?
Kayıtlara geçmesi adına yineliyorum: UAD Statüsü gereği bugün dahi Güney Afrika’nın açmış olduğu davaya müdahil olabiliriz.
İktidarı söylemlerinin gereğini yapmaya ve bu davaya müdahil olmaya davet ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Ülkemiz uzun zamandır hem Avrupa Birliği ile hem de Amerika ile dengeli bir ilişki kuramıyor.
Kısa vadede al-ver ilişkisine dayalı kazanımlar, orta ve uzun vadede, ortak değerlere ve ilkelere dayanmadığı sürece sürdürülemez, sürdürülemiyor da.
İsveç konusunda da bunu görüyoruz. 16 Kasım’da komisyona sunulan ardından geri çekilen, geçen bu süreçte yaşanan kamuoyu önünde yaşanan pazarlıklarla, art arda sıralanan ve bugün iktidarın hatırlamak istemediği çok daha büyük laflarla bugün gelinen noktada İsveç’in NATO üyeliğini görüşüyoruz.
Öncelikle belirtmek isterim ki, DEVA Partisi olarak, NATO’nun açık kapı politikasını desteklemekteyiz. NATO’nun sağlamış olduğu caydırıcılığın kritik önemde olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu ittifakın, önümüzdeki dönemde de güçlenerek yoluna devam etmesinin Türkiye’nin dış politikadaki hedeflerinden biri olmasını önemsiyoruz.
Ancak, yaşanan bu süreçte Türkiye’nin terörle mücadelesine verilen somut desteklerin ve güvenlik kaygılarımızın giderilmesine yönelik somut adımların atılması konusunda da süreci yakından takip ediyoruz.
Görünen o ki Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin güncellenmesini ve vize serbestisinin sağlanması konusunda hala bir taahhüt alınmış değildir.
Türkiye-AB ilişkilerinin artık “mecburi angajman” ve restleşme döneminden çıkarak tekrar “iş birliği” sürecine girmesinin Türkiye için acil bir gereklilik olduğunu vurguluyoruz.
Diğer yandan ABD ile ilişkilerimizin önemi tartışmasızdır. Ancak, bu ilişkiler son yıllarda hep kötüye gitmiştir.
ABD ile ilişkilerimizin tekrar düzelmesi ulusal menfaatlerimizin bir gereğidir. ABD’nin özellikle milli güvenliğimiz ile ilgili birçok yanlış tutumu karşısında çok etkisiz olduğumuz da bir gerçektir.
Değerli Arkadaşlar,
DEVA Partisi olarak, İsveç’in NATO üyeliğini destekliyoruz.
NATO’nun birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için maddesi gereğince topyekûn bir güvenlik sisteminin içerisinde yer almış oluyoruz böylece. İsveç’le ilgili olası risklerin Türkiye muhatabı haline de gelmiş oluyor. Ama bunun tersi de geçerli.
Yani Türkiye ile ilgili bir risk oluştuğunda da İsveç de bunun tarafı haline geliyor.
Bu kapsamda İsveç’le ilgili prensibimiz; İsveç üzerine düşeni yaptı mı, yapmadı mı?
Terörle mücadelede İsveç hükûmetinden somut adımların atılmasını istiyoruz.
Ayrıca bizim kutsallarımıza hakaret ve saldırılar konusunda daha ciddi bir tutum ortaya koymasını bekliyoruz.
Son olarak İsveç’in, Avrupa’nın ve NATO İttifakının güvenliği kuşkusuz önemlidir. Ancak, bu dönemde hiçbir ülkenin ve ittifakın güvenliği Gazze’nin ve Filistin halkının güvenliğinden daha üstün olamaz.
Bu çerçevede, biz İsveç’in üyeliğine olumlu yaklaşırken, Avrupa ülkelerinin ve NATO üyelerinin Gazze’deki mezalim karşısında insan haklarından ve uluslararası hukuktan yana daha net ve kararlı bir tutum ortaya koymalarını bekliyoruz.
Hepinizi DEVA Partisi adına saygı ile selamlıyorum.