DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa
Yeneroğlu’nun “AK Parti İktidarının Yurt Dışı Vatandaşlar
Politikasının 1 Yıllık Karnesi” Hakkında Basın Toplantısı

Ekranları Başında Bizleri Takip Eden Saygıdeğer
Vatandaşlarımız,
Çok Değerli Basın Mensupları,
Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum,
Değerli Arkadaşlar,
28 Mayıs 2023 seçimleri sonrasında kurulan hükümet birinci yılını
tamamladı.
Bugün itibarıyla 13 ayı aşkın bir süredir görevde.
Ülkemizin demokratik hukuk devleti idealleri dışında bir yolu
olmadığına inanan bir vatandaş ve milletimizin temsilcisi olarak sizlere
zaman zaman, iktidarın ‘Adalet, Demokrasi, İnsan Hak ve Hürriyetleri’
hakkındaki söylem ve eylemleri arasındaki büyük çelişkileri ortaya
koyan karnelerini açıklıyorum.
Bugün ise iktidarın sadece seçim öncesinde hatırlayıp seçim sonrasında
ise hemen unuttuğu bir konuda konuşacağım.
Yurt dışında yaşayan iki milyondan fazla vatandaşımızın yollara
düşerek anavatan ziyaretlerine başladığı bugünlerde, ben de iktidar
partisinin 1 yıllık Yurt Dışı Vatandaşlar Politikasının karnesini
açıklayacağım. Bu çerçevede iktidarın, Yurt Dışı Türklere dair seçim
öncesi verdiği sözleri de hatırlatacağım. Verilen sözlerin ne olduğunu
size aktarırken iktidarı da ahde vefa göstererek yurt dışındaki
vatandaşlarımıza verdikleri sözleri yerine getirmeye davet edeceğim.

AK Parti 2023 genel seçimleri öncesi yayımladığı seçim
beyannamesinde, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik birçok
vaatte bulunmuştu.
Ben de hükümetin 6. ayına girdiği 15 Kasım 2023 tarihinde iktidarın
yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik politikalarının karnesini ortaya
koyduğum bir basın toplantısı düzenlemiştim.
Bugün ise birinci yılını doldurmuş olan hükümetin; seçim döneminde
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza verdiği vaatlerin ne kadarını
gerçekleştirdiğini ne kadarını bir önceki seçim beyannamesinde olduğu
gibi hala gündemine almadığını ve ne kadarını gerçekleştirmiş gibi
yaptığını ele alacağım.
Böylece iktidarın yurt dışı vatandaşlarımıza yönelik politikalarının 1
yıllık karnesini ortaya koyarak hükümete vatandaşlarımızın
beklentilerini bir kez daha hatırlatacağım.
Kıymetli Basın Mensupları,
Sayın Cumhurbaşkanı 2 Mayıs 2024 tarihinde yurt dışında yerleşik
vatandaşlarımıza yönelik yaptığı bir konuşmada 2023 seçimlerinde
verilen sözlerin hepsinin arkasında olduğunu söyleyerek “Bu sözleri de
daha öncekiler gibi aşama aşama hayata geçireceğiz.” dedi.
Peki daha öncekilerini yerine getirmiş miydi?
Peki şimdiye kadar ne yaptı?
Hükümet kurulalı 13 ay oldu ama maalesef verilen sözlerin neredeyse
hiç birisi yerine getirilmedi, yerine getirilmediği gibi verilen vaatlere
ilişkin bir yol haritası da paylaşılmadı.
Yurt Dışı Türklerle ilgili hikâye hep aynı.
Önce vaat veriliyor, sonra vaatlerin çok büyük bir kısmı bir sonraki
seçime kadar rafa kaldırılıyor ve yeniden bir sonraki seçim öncesi yeni
seçim beyannamesine konuluyor. Bu durumu defaatle yaşadık.

Merak eden önceki seçim beyannamelerine bakabilir.
Bu kısır döngü içerisinde neredeyse aynı vaatler tekrar tekrar sunuluyor.
Bir kısmı ise gerçekleştirilmediği halde sessizce gündemden tamamen
kaldırılıyor.
Ne yazık ki seçim beyannameleri ile 2015 ve sonrası hükümet
programlarında verilen sözlerin büyük bölümü de tutulmadı. Atılan
bazı adımlar da sonradan tekrar iptal edildi.
2018 seçim beyannamesinde verilen sözlerin bir kısmı ya
gerçekleştirilmedi ve tamamen gündemden kaldırıldı ya da zamanında
yerine getirilmediği için 2023 seçim beyannamesine alındı.
2023 seçimlerinin ardından geçen 1 yıllık süreçte de maalesef bu tutum
olduğu gibi devam etti.
Hükümetin ilk 6 ayında yurt dışı vatandaşlarımıza verdiği vaatlerin
durumunu değerlendirdiğim basın toplantısının ardından atılan bazı
adımlar oldu ancak söz verip yerine getirmeme anlayışı iktidarda öyle
bir yerleşmiş ki birçok konuda yine bu tutum sürdürülmeye devam etti.
Değerli Vatandaşlarımız,
AK Parti’nin 2023 Seçim Beyannamesi’nde yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımıza verdiği en önemli vaatlerin birkaçını ele almak ve
mevcut durumu değerlendirmek istiyorum.
Öncelikle bazı temel esaslar üzerinde durmak istiyorum. Her alanda
olduğu gibi iktidar Yurt Dışı Türkler Politikasında da son 10 yılda
ileriye değil, çok geriye gitti; uyguladığı politikalarla Yurt Dışı Türkleri
adeta ‘gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz’ noktasına getirmiştir.
2015 tarihi itibarıyla 62, 63, 64 ve 65. hükümet programına
koydurduğumuz vizyona ve hedeflere bakıp bugün her şeyden önce
anlayış olarak ne kadar geri gittiğimizi görebilirsiniz.

Başarılı bir yurt dışı vatandaşlar politikası için temel şartlar; içerde
kendi toplumsal sorunlarını çözmüş işleyen bir ileri demokrasi, refah
seviyesini yaygın olarak artıran güçlü bir ekonomi ve bunların üzerine
bina edilen saygın bir dış politikadır. Bunlar olmazsa yurt dışında
yaşayan vatandaşlarınıza fayda sağlayamayacağınız gibi ancak yük
olursunuz.
Şu anda Türkiye’nin durumu da maalesef budur.
Türkiye bugün demokrasisini ve ekonomik refahını güçlendiren
güzergahta devam etmiş olsaydı, ülkemiz yurt dışında da çok saygın bir
durumda olacak ve yurt dışında yaşayan vatandaşları da her açıdan bu
saygınlıktan pay alacaklardı.
Doğal olarak Yurt Dışı Türkler ile ilgili karşı karşıya kaldığımız yapısal
sorunların önemli bir bölümü de kendiliğinden çözülmüş olacaktı.
Örneğin Türkiye, yurt dışı vatandaşlarına yönelik angajmanı ile
içerdeki sorunları dışarıya taşıyan ve dolayısıyla sorun ithal eden ülke
konumunda olmayacaktı. Vatandaşlarımızın yaşadığı ülkelerde kültür
ve eğitim işbirliği anlaşmalarındaki eksiklikleri giderebilecek,
vatandaşlarımızla ilişkilerimiz daha güçlü olabilecek, güçlü ekonomisi
ve diplomasisi ile Türkiye diasporaya güç verecekti. Maalesef bunlar
hayal kaldı.
Yapısal meseleler derken popülizmden ve hamasetten uzak, bütüncül ve
aklı selim politikalar üretebilecek mekanizmaların oluşturulmasından
bahsediyorum. Mesela bir ayağı yasama.
AK Parti seçim beyannamesinde “Yurt dışındaki vatandaşlarımıza ait
konu ve taleplerin TBMM’de daha güçlü şekilde temsil edilmesine
yönelik çalışma ve düzenlemeler yapacağız” ve “Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın TBMM’de temsilini güçlendireceğiz.” vaatlerine yer
vermişti.
Burada bile ne kadar büyük bir gerileme olduğunu görmek için biraz
geçmişe gitmek yeterli.

Bu vaat 2018’deki seçim beyannamesinde açık bir ifade ile “Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde ‘Yurt Dışı Türkler Komisyonu’ adıyla daimî
bir ihtisas komisyonu kurulmasını sağlayacağız.” şeklinde yer
bulmuştu.
Bu vaatteki ihtisas komisyonu sözüne rağmen 27. dönemde Dışişleri
Komisyonu altında geçici Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt
Komisyonu kurularak yine -mış gibi yapılmaya çalışılmıştı.
Bir işe yaramadığını da herhalde izah etmeme gerek yok.
O dönemde TBMM’de “Göç ve Diaspora Komisyonu” kurulması için
bizzat hazırlamış olduğum kanun teklifine destek verilmediği gibi
2018’de verilen bu vaat 2023’te seçim beyannamesinde sulandırılmış
biçimde muğlak ifadelerle yer aldı. Herhalde bir sonraki beyannamede
hiç bulamayacaksınız.
Zaten 28. dönemde de yine Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt
Komisyonu kurularak adeta “Yurt dışındaki vatandaşlar için bu kadarı
yeter ve fazla” dendi.
Peki bu komisyonun esamesi okunuyor mu? Elbette varlığı ile yokluğu
arasında bir fark yok.
Oysa hep söylediğim gibi 6 milyonu aşan diasporamızın gündemi
kanun ile kurulmuş daimi bir ihtisas komisyonu ile TBMM’nin
kurumsal bir parçası olmalı. Ancak bu şekilde etkili ve şeffaf politikalar
geliştirilebilir, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın meseleleri ciddi
gündem edilebilir.
Ama niyet sorun çözmek, politika üretmek olmayınca bir komisyon
kararıyla basit bir alt komisyon kurup asıl olması gerekeni gündemden
düşürür ve her şey tamammış gibi lanse edersiniz, kafi.

Kıymetli Arkadaşlar, Yurt dışındaki değerli vatandaşlarımız,
Yurt dışı vatandaşlarımıza ilişkin vaatleri hem bir milletvekili olarak
hem de hayatının büyük bir bölümünü yurt dışında geçirmiş bir
vatandaş olarak hep gündemde tutmaya, verilen sözleri hatırlatmaya
çalıştım.
Hükümetin ilk 6 ayında yaptığım basın açıklamalarıyla, basın
toplantılarıyla ve verdiğim soru önergeleriyle iktidarın verdiği sözleri
hatırlaması ve yerine getirmesi için talepte bulundum.
Israrlı takibimize rağmen iktidarın tek yaptığı ‘çalışıyoruz’ demekle
yetinmek ve ertelemek.
Yurtdışı Türklerle ilgili söz verip tek yaptıklarını hemen bir cümle ile
belirteyim. Örneğin, seçim beyannamesinde yurt dışından getirilen
telefonların kullanım süresinin 120 günden 180 güne çıkartılması sözü
verilmişti.
Bu söz yönetmelikte yapılan değişiklik ile yerine getirilerek kayıt süresi
180 güne çıkartıldı.
İktidarın sözünü verip tam olarak yaptığı bu kadar.
Bunun dışında karne berbat.
Örneğin yurt dışından getirilen araçlar meselesi.
2023 seçim beyannamesinde verilen vaat “Geçici ithalat kapsamında
Türkiye’ye getirilen araçların 730 günlük kalma süresini
tamamladıktan sonra tekrar Türkiye’ye getirebilmesi için, yurt dışında
en az 185 gün kalma şartını 30 güne düşüreceğiz” şeklindeydi.
Peki ne oldu bu vaat? Maalesef, yapılmış gibi bir düzenleme ile aslında
vaat ettiklerini yerine getirmediler.
Vaadin akıbeti hakkında Ticaret Bakanlığı’na verdiğim soru önergesine
6 ay sonra gelen cevapta; 28.12.2023 tarihli ve 31.12.2023 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan düzenlemelerle birlikte Türkiye Gümrük Bölgesi

dışında yerleşik yurt dışından emekli vatandaşlarımız ile ülkemizde
oturum izni almış emekli yabancıların taşıtlarına verilen sürelerin
tamamlanmasından önceki 3 ay içinde taşıt sahibince yapılacak başvuru
ile yurt dışına çıkış yapılmasına gerek olmaksızın bu sürelerin yeniden
verileceği belirtildi.
Ek olarak bu haktan yararlanarak taşıtlarını aralıksız 4 yıl Türkiye’de
bulunduran yurt dışından emekli vatandaşların taşıtlarıyla birlikte en az
185 gün yurt dışında bulunmaları halinde yeniden 4 yıllık süreyle taşıt
getirebilecekleri ifade edildi.
Özetle araçların Türkiye’de kalış sürelerinin uzatılması hakkında
değişiklik yapıldı ama seçim beyannamesinde verilen söz havada kaldı,
yurt dışı vatandaşlarımızın büyük bir kısmının faydalanabileceği bir
düzenleme yapılmadı.
Yapılan değişiklik verilen vaatle uyumlu olmadığı gibi sanki vaat
gerçekleştirilmiş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor ve verilen söz
adeta inkâr ediliyor.
Yapılan düzenleme emekli vatandaşlarımız açısından sevindirici elbette
ancak seçim beyannamesinde genele verilen söz ile alakası yok.
Bu konuda yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın önemli bir talebi ve
beklentisi karşılanmamıştır.
Peki;

  • Bahsi geçen vaat ne zaman yerine getirilecek?
  • İlgili çalışmalar varsa bunun için belirlenmiş bir takvim var
    mı?
  • Eğer verilen vaat yerine getirilmeyecekse neden yurt dışında
    yaşayan vatandaşlarımıza seçim beyannamesinde söz verildi?
    Her ne kadar 6 aydan önce cevap gelmese de anayasal sorumluluğunu
    hatırlaması ümidiyle Ticaret Bakanı Sayın Ömer Bolat’a geçen hafta
    yeniden verdiğim soru önergesinde kendisine bu soruları tekrar
    yönelttim.
    Umarım ki bu kez sorunun esasına yönelik ve süresi içerisinde ciddi bir
    cevap alabiliriz. Elbette verilen her vaadin olduğu gibi bu söz de yerine
    getirilene kadar takipçisi olacağım.
    Aziz Vatandaşlarımız,
    Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren bir diğer önemli
    mesele borçlanma yolu ile emekli olanlara yurt dışında tam zamanlı
    çalışma hakkı tanınmasıdır.
    Yurt dışı borçlanması yoluyla emeklilik şartlarının, vatandaşlarımızın
    ihtiyaçları ve sosyal güvenlik kapasitemiz çerçevesinde yeniden
    düzenlenmesi ve uygulamadaki bu ayrımcılığın giderilmesi hususu
    acilen çözüm bekleyen önemli bir sorundur.
    Son derece önemli olan bu konu hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik
    Bakanlığı tarafından hangi çalışmaların yürütüldüğü, çalışmalar için bir
    takvim belirlenip belirlenmediği, verilen sözlerin ne zaman yerine
    getirileceğine dair hiçbir bilgilendirme yapılmamaktadır.
    Bahsi geçen konuya ilişkin olarak 1 yıl önce verdiğim soru önergesi
    hem süresi içinde cevaplanmamış hem de verilen cevapta
    “Bakanlığımız tarafından yürütülen çalışmalar devam etmektedir”
    şeklinde ciddiyetten uzak, tek cümlelik bir ifade kullanılmıştır.
    Çalışmaların takvimini ve diğer ayrıntıları öğrenebilmek için Çalışma
    ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a 13 Kasım 2023’te yeniden
    verdiğim soru önergesi ise Anayasa’nın 98. Maddesine aykırı olarak
    yaklaşık 8 aydır halen cevaplanmamıştır.
    Bahsi geçen konuda geçen hafta verdiğim yeni bir soru önergesinde
    Sayın Bakan’a verdikleri vaadi yeniden hatırlatarak vaadin güncel
    durumunu ve önergelerin neden yanıtlanmadığını sordum.

    Oysaki Sayın Bakan 3 Mayıs 2024’te yaptığı bir konuşmada Türk
    diasporasını koruma sorumluluğunda belki de en önemli alanlarından
    biri olan ‘çalışma ve sosyal güvenlik’ boyutuyla doğrudan muhatap
    olduklarını belirtmiş, bir yandan yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın
    çalışma ve sosyal güvenlik alanlarındaki hak ve menfaatlerini korurken,
    diğer taraftan yurt dışındaki Türk işgücünün istihdamına yönelik
    işlemleri yürüttüklerini ifade etmişti.
    Yurt dışındaki müşavirlikler/ataşelikler aracılığıyla ulaşılan ve hizmet
    verilen kişi sayısı bakımından somut verilerin paylaşıldığı; yurt
    dışındaki vatandaşlarımızın çalışma ve sosyal güvenliğe ilişkin tüm
    işlem ve başvurularının dijital ortamdan yürütülebilmesi için
    çalışmalara başlandığının duyurulduğu bu konuşmada maalesef
    borçlanma yoluyla emekli olan vatandaşlarımızın yurt dışında tam
    zamanlı çalışmalarına ilişkin vaat hakkında hiçbir ifadeye yer
    verilmedi. Herhangi bir yol haritası paylaşılmadı.
    Sayın Bakan’ın soru önergesine verdiği cevapta olduğu gibi “yürütülen
    çalışmalar devam etmektedir” şeklinde genel geçer bir ifade dahi
    kullanılmadı.
    Bu nedenle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın en öncelikli
    gündemlerinden biri olan bu meseleye ilişkin takibe devam edecek ve
    ısrarlı hatırlatmalarımızı sürdüreceğiz.
    2023 seçim beyannamesinde yer alan önemli vaatlerden bir diğeri
    “Vatandaşlarımızın çifte vatandaşlık hakkını destekleyecek hem
    Türkiye’de hem bulundukları ülkelerde vatandaşlık haklarından
    yararlanmaları için gerekli yasal ve diplomatik adımları atmaya devam
    edeceğiz” şeklinde ifade edilmiştir.
    Bir taraftan devamlı olarak bu sözler verilmekte ancak verilen söz tam
    olarak idrak edilemediği için devamlı tersi yapılmaktadır.
    Mesela çifte vatandaşlığı destekleyeceğiz diyorlar ama yurt dışında
    yerleşik olan gençlerimiz için askerlik bedelini 1000 Avro’dan 5000
    Avro’nun üzerine çıkararak on binlerce gencimizin sadece bu sebeple
    Türk vatandaşlığından çıkmasına sebep oluyorlar.
    Halihazırda da askerlikte ödenen döviz miktarının yüksek olması bu
    vaatle taban tabana zıt bir uygulamadır.
    Çifte vatandaşlık hakkını destekleyecek herhangi bir adım atılmadığı
    gibi buna ket vuran uygulamalar benimsenmektedir.
    Böylece tüm ikazlarımıza rağmen bilinçsiz politikalar sebebiyle Türk
    vatandaşlığından çıkışlar yüksek olmaktadır.
    Tüm ikazlarımıza rağmen henüz bunun önüne geçecek herhangi bir
    adım da atılmamıştır.
    Bir diğer önemli konu: Otomatik Bilgi Paylaşımı meselesidir.
    2018 Seçim Beyannamesi’nde bu konuyla ilişkili olarak “Kişisel veriler
    ulusal ve uluslararası hukuka uygun olarak korunacak,
    vatandaşlarımızın menfaatleri esas alınacaktır” vaadine yer verilmiştir.
    Ancak bu vaadin ardından tüm ısrarlarımıza rağmen hazırlık süreci
    işletmeden ve bilgilendirme yapılmadan oldu bittiye getirilen
    ‘Otomatik Bilgi Paylaşımı’ gündeme gelmiştir ve yurt dışındaki sayısız
    vatandaşımız mağdur edilmiştir.
    Şeffaflık ilkesine aykırı olarak yurt dışındaki vatandaşlarımızı sürece
    hazırlamadan cezai müeyyidelerle karşı karşıya bırakan bu durum, aynı
    zamanda yurt dışındaki vatandaşlarımızın Türkiye’deki hesaplarından
    yüksek miktarda döviz birikimlerini çekmelerine ve hesaplarını
    kapatmalarına sebep olmuştur.
    Değerli Basın Mensupları,

    Seçim beyannamesi başı-sonu belli olmayan, planı-programı
    yapılmamış vaatlerle dolu.
    Örneğin; “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik başta
    İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir olmak üzere farklı illerimizde yeni TOKİ
    projeleri başlatacağız” vaadi.
    Aslında TOKİ Başkanı Ömer Bulut, 10 Mart 2022’de yaptığı
    açıklamada yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik olarak
    İstanbul Sancaktepe’de 2+1 ve 3+1 nitelikteki 420 konutluk proje için
    başvuru alınacağını duyurmuştu ve 31 Mayıs 2022’de yapılan kurada
    420 dairenin hak sahipleri açıklanmıştı.
    Henüz bu konu hakkında yeni bir girişim olmadığına göre durumdan
    anlaşılıyor ki 2021 yılında hali hazırda yapılmış projeyi 2023’te seçim
    vaadi olarak öne sürdüler.
    Diğer taraftan iktidar, içerisinde bu vaadin de yer aldığı seçim
    beyannamesini 11 Nisan 2023’te açıkladığında 6 Şubat depremlerinin
    üzerinden yalnızca 2 ay geçmişti.
    Deprem bölgesinin yeniden imarı bugün de devam ederken ve söz
    verilen deprem konutlarının onda biri bile yapılmamışken, ayrıca ülke
    derin bir mali krizdeyken TOKİ yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza
    yönelik özel konutları ne şartlarda, nasıl inşa edecek?
    Bu konuda şu ana kadar herhangi bir çalışma yapıldı mı? Yoksa
    2018’deki beyannameye bunu koymamıştık, 2022’de denk geldi yaptık
    bari 2023’e vaat olarak yazalım mı dendi?
    Bilmiyoruz!
    Bana göre tamamıyla boş, popülist bir söz.
    3 Temmuz 2024 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat
    Kurum’a bu soruları içeren bir soru önergesi verdim.
    Bir diğer örnek; “İslam düşmanlığı, ayrımcılık ve hak ihlallerinin
    takibini genişleterek sürdüreceğiz” vaadi.

    İslam düşmanlığı gerçekten gün geçtikçe artan büyük bir sorun. Aynı
    zamanda Batı Avrupa’nın temel idealleri açısından onlar için de büyük
    bir sınav.
    Aşırı sağ yükselişte, Fransa seçimlerinde yüzde 30 oy aldılar. Doğu
    Almanya’da yüzde 30 aldılar. Avusturya ve İtalya’da birinci partiler.
    Hollanda’da hükümetin taşıyıcısı durumundalar.
    Sadece Almanya’da geçen yıl İslam düşmanlığı ile ilgili her gün
    ortalama 5 olay tespit edildi. Aşırı sağcı gruplar Almanya başta olmak
    üzere yurtdışındaki vatandaşlarımıza yönelik çok ciddi bir şiddet
    potansiyelini barındırıyorlar.
    Sayın Cumhurbaşkanı 9 Mayıs’ta, Avrupa Türk toplumuna yönelik
    ayrımcılık ve nefret suçlarının günden güne olağan hale geldiğini ifade
    etti. Fakat ne yazık ki Avrupa’daki ırkçılık, iktidar partisinin kimlik
    siyasetinin bir aracı olarak kullanılmakta, vatandaşlarımızın karşılaştığı
    ırkçı ayrımcılık ve ırkçı şiddet karşısında etkili ve sürdürülebilir adımlar
    atılmamaktadır.
    Evet, Avrupa’da İslam karşıtlığı endişe verici düzeyde artmakta ama
    Türkiye’nin buna karşı bir mücadele etme kapasitesi yok.
    Önerileri dahi yok çünkü olası önerilerle ilgili “aynaya bak” demezler
    mi? Tüm topluma tek kimlikçi otoriter bir dayatmada bulunan iktidar
    yurt dışında çoğulcu toplumun faziletlerini anlatabilecek değil
    herhalde.
    Yani kendi ülkesinde farklı düşünen vatandaşlarının temel haklarını
    ihlal eden, her türlü ayrımcılığı yapan ve devamlı nefret dili ile
    toplumun farklı gruplarını birbirine tahrik eden iktidar ve ortakları yurt
    dışındaki aşırı sağ hareketlere karşı nasıl bir örnek olabilir ki?
    Bizim ülkemizde Le Pen’in, Wilders’in hayal edebileceğinden daha
    ağır ötekileştirme ve ayrımcılık yapan bir hükümet ittifakı var. Bu
    tutumları ile Batı Avrupa’daki aşırı sağ hareketlerin vaatlerinin dahi çok
    ötesine geçen uygulamalar var. Tüm ülkeye yayılmış korkunç bir sokak
    çeteleri şiddeti var.

    Kayseri’de günlerdir Suriyeliler evlerinden çıkmaya, işe gitmeye
    korkuyor, çocuklarını sokağa ve okula göndermeye korkuyorlar. Ve
    maalesef bu korku haklı bir korku. Bizim açımızdan da utanç verici.
    Bu olaylar olurken İçişleri Bakanı Kayseri’yi ziyaret ediyor da,
    güvenliğini sağlayamadığı ve saldırıları engelleyemediği insanlara
    geçmiş olsun ziyaretinde bulunmayı aklından geçirmiyor.
    Böyle bir anlayışı Batı Avrupa’da kim ciddiye alır!
    Peki bu konuda verilen vaade ilişkin ne yapılmış?
    Kimsenin ciddiye almadığı bir iki rapor, bol bol tweet ve fazlaca turistik
    yurt dışı seyahatleri.
    Geçmişte faydalı eğitimler yapılırdı ama bunlar da tek kimlikçi
    popülizme kurban edildi.
    Bu konudaki ciddiyetsizlik, akıl almaz bir seviyededir. “Yurt dışındaki
    vatandaşlarımıza sahip çıkma” şeklindeki büyük iddia, anayasal bir
    sorumluluğun ifadesi olarak gerçekleşmemekte, tam tersine yüksek
    ücretlerle yurt dışında düzenlenen programlarla “dostlar alışverişte
    görsün” tarzında içi boş bir şekilde yinelenip durmaktadır.
    Irkçı saldırıların kurbanları doğdukları yerde unutulmasın,
    memleketlerinde bir sokağa isimleri verilsin dedim, ilgili belediye
    başkanlarına tekraren mektup yazdım ama kimse oralı olmadı….
    Yurt dışındaki vatandaşlarımız lafı büyük ama bu konuda çalışan ne bir
    enstitü var ne de ciddiye alınabilecek akademik çalışmalar.
    İslam düşmanlığından bahsedilir ama bu hususta da vatandaşlarımızı
    araçsallaştırma maksadının ötesinde ciddi bir çalışma yoktur.
    Maalesef her şey hamasete ve içi boş popülizme kurban edildi.

    Kıymetli Vatandaşlarımız,
    Son olarak Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
    hakkında birkaç hususa değinmek istiyorum.
    İktidar, üst politika belgelerinde Yurtdışı Türkler ve Akraba
    Topluluklar Başkanlığı’nın sorumluluğunda gerçekleştirilecek bazı
    politika ve tedbirlere yer vermiştir.
    Örneğin 12. Kalkınma Planında;
    Yurt dışında Türk dili ve kültürünün öğrenimi ve tanıtımı faaliyetleri,
    değişim programları ile yurt dışında yaşayan Türklerin hareketliliğinin
    etkin, yaygın ve sürekli hale getirilmesi,
    Yurt dışında yaşayan Türklerin kültür-sanat kapasitesinin geliştirilmesi,
    ailelere bireysel ve toplumsal haklarını korumalarının desteklenmesi ve
    bulundukları ülkelerin sosyal hizmetlerinden kolayca ve ayrımcılığa
    uğramadan faydalanabilmeleri için danışmanlık hizmeti sunulması,
    Nefret saldırılarının tespiti, raporlanması ve saldırılara karşı önleyici
    tedbirlerin alınması,
    Yurt dışındaki vatandaşlarımıza eğitim, staj ve burs destekleri
    sağlanması ve kamu kurumları tarafından yurt dışında yaşayan Türklere
    yönelik sunulan hizmetlerin etkinliğini sağlamak üzere bir
    koordinasyon kurulu oluşturulması gibi birtakım tedbir ve politikalar
    hedef olarak belirlenmişti.
    Bunlardan özellikle “Koordinasyon Kurulu” kurulmasına ilişkin vaat
    2023 seçim beyannamesinde de doğrudan yer alan önemli vaatlerden
    biridir.
    YTB’nin 2024-2028 Stratejik Planı’nda; görev alanıyla ilgili
    hukuki çalışmalarda diğer kurumlarla koordinasyon, izleme ve
    değerlendirme ihtiyacı ve Başkanlığın koordinasyon yetkisine

    yönelik diğer kurum ve kuruluşların farkındalığının istenilen
    düzeyde olmaması, Başkanlığın çalışma alanının, pek çok kurum
    ve kuruluşun görev ve faaliyetleriyle kesişmesi, kurum-kuruluş ve
    diğer paydaşlar arasındaki bilgi paylaşımı ve koordinasyon
    eksikliği şeklinde ifade edilen zayıf yönler ve tehditler göz önünde
    bulundurulduğunda Yurt Dışı Vatandaşlar Koordinasyon Kurulu
    öncelikli olarak gündeme alınması gereken bir konudur.
    Konuya ilişkin olarak mevzuat değişikliği beklentisi YTB
    tarafından da ifade edilmektedir.
    Zaten Yurt Dışı Vatandaşlar Koordinasyon Kurulu’nun kurulması ve
    Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Meclislerinin oluşturulması vaatleri
    2018 seçimlerinde de verilmiştir.
    Ancak 2023’te bu vaat yalnızca Yurt Dışı Vatandaşlar Koordinasyon
    Kurulu’nun kurulması olarak daraltılmış ve önceki dönemde
    gerçekleştirilemeyen vaat yeni beyannameye kopyalanmıştır.
    2023’te Danışma meclislerini rafa kaldıran iktidar, Kalkınma Planı’nda
    da yer verdiği Koordinasyon Kurulu kurma konusunda bir çalışma
    gerçekleştirecek mi takip ediyor olacağız.
    Şimdiye kadar bir adım dahi atmadılar.
    Diyelim ki harekete geçtiler, sadece toplantı yapmış olmakla
    kalacaklar; çünkü şartlar ortada.
    Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bir araya geleceği ve
    kendilerini ilgilendiren konuların istişare edileceği yıllık diaspora
    buluşmalarının gerçekleştirilmesi 2018’deki vaatlerden bir diğeri.
    Bu vaat de gerçekleştirilemediği gibi “iki yılda bir Yurt Dışı Türkler
    Buluşması programları düzenlenmesi” şeklinde 2023 beyannamesine
    alınmıştır.
    Ancak bir yıl geçmesine rağmen bu konuda da bir planlama olup
    olmadığı ya da programların ne zaman düzenleneceği hususunda
    herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

    2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında ise yurt dışında
    yaşayan ve mühendislik alanında eğitim alan gençlerin TEKNOFEST
    programına dâhil edilmeleri, yurt dışında yaşayan Türklerin kültür-
    sanat kapasitesinin gelişmesi, ayrımcılık ve hak ihlali konularının ele
    alındığı eğitim ve bilgilendirme toplantılarının yapılması, Yurt Dışı
    Vatandaşlar Burs Programı gibi projelerle yurt dışındaki
    vatandaşlarımıza burs, çeşitli eğitim programları, gençlik okulları, staj
    programlarıyla destek sağlanması hedefleri yer almaktadır.
    Hem 2018 seçim beyannamesinden hem de 11. Kalkınma Planı’nda da
    yer alan hedeflerden biliyoruz ki somut bir plan olmadan, planlama için
    yeterli ön çalışma gerçekleştirilmeden anlamlı bir sonuç alınması
    mümkün değildir.
    Üst politika belgelerinde yer verilen hedeflerle sorumlulukları artan
    YTB 2024-2028 Stratejik Raporu’nda “Başkanlığa verilen görev ve
    sorumlulukların, amaç ve hedeflerle bağı güçlendirilmelidir” ifadesiyle
    aslında tam da bahsettiğimiz belirsizlik konusunu gözler önüne
    sermektedir.
    Kıymetli vatandaşlar, Yurtdışında beni dinleyen değerli Dostlar,
    Tekrar altını çizmek istiyorum ki iktidar, ilk 6 ayında seçim
    beyannamesinde yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik vaatlerinin
    hiçbirini yerine getirmedi.
    Bugün üzerinden 1 yıl geçti. Yine görüyoruz ki, vaatlerin çok büyük bir
    kısmı hakkında herhangi bir adım atılmadığı gibi atılan adımlarda da –
    mış gibi yapma alışkanlığı devam ediyor.
    Hükümet maalesef yurt dışındaki insan kaynaklarını yeterince ortak
    değer ve zenginlik olarak göremedi. Bunu inşa edecek pozitif bir
    ajandaya sahip kuşatıcı bir diaspora politikasını oluşturamadı.
    Şimdiye kadar tek yaptığı ucuz popülizm ile ortalığı karıştırmak ve Batı
    Avrupa’da Türk imajını hiç olmadığı kadar bozmak.

    Tek aklına gelen aktivite de aşırı sağ bir siyasi hareket ile özdeşleşmiş
    bozkurt işaretini milletimizin ortak işaretiymiş gibi yurt dışına ihraç
    ederek içerde tam da bu anlayışla büyüttüğü sorunları Yurtdışı
    Türklerin de sırtına yüklemek.
    Çünkü hep söylediğim gibi başarılı bir diaspora politikasının temel şartı
    kendi toplumsal sorunlarını çözmüş işleyen bir demokrasi, hukuk
    devleti, refah seviyesini artıran güçlü bir ekonomi ve bunların üzerine
    bina edilen saygın bir dış politikadır. Bunlar olmazsa yurt dışında
    yaşayan vatandaşlarınıza fayda sağlamak bir yana onlara yük
    olursunuz.
    Yurt dışındaki vatandaşlarımız seçimden seçime hatırlanıp
    uygulanmayacağı baştan belli vaatlerle adeta kandırıldıkça, yani niyet
    hiçbir zaman sorun çözmek olmadıkça gelişme beklemek imkânsız.
    İktidarın 4 yıl sonra, seçim döneminde ortaya çıkıp gerçekleştirmediği
    tüm vaatleri yeni seçim beyannamesine alması ve sonraki seçimlere
    kadar vatandaşlarımızı tekrar unutması kuvvetle muhtemel.
    Yani seçim beyannamesinde vaatlerini “yurt dışındaki vatandaşları
    sahiplenme” başlığında sıralayan iktidar, yine yurt dışındaki
    vatandaşlarımızı kullanışlı malzeme olarak görmeye devam edecek.
    Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Güçlü Türkiye, Güçlü Diaspora’ şiarı
    demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili sloganların akıbeti neyse o olacak.
    Değerli Vatandaşlarımız,
    Günlük siyasi çekişmelerden uzak, yurt dışında yaşayan insanlarımızın
    kazanımlarını muhafaza eden, onları çekiştiren değil, yaşadıkları
    ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkilerin en temel köprüsü olarak gören
    ve geliştiren, insanlarımızı günlük siyasete alet etmeyen bir diaspora
    politikamızın olması gerektiğine inanıyoruz.
    Bu tabi ancak yurtdışı vatandaşlarımızın da güçlü sivil talebi ile
    mümkün olacaktır. Aksi takdirde iktidarın araçsallaştıran gündeminin
    rehinesi olmaya devam edecekler.

    Bu sebeple 19 Nisan 2023’te yayımladığımız Yurt Dışı Vatandaşlar
    Eylem Planımızı yapısal dönüşümü önceleyerek yoğun bir çalışma ile
    hazırlamış ve kapsamlı diaspora politikasının nasıl olması gerektiğini
    ortaya koymuştuk.
    Yapılması gerekenler belli.
    Ön şart: ülkemizin tekrar demokrasi ve hukuk devletine dönmesi.
    Sonrasında bu alanla ilgili iktidar eğer nasıl yapacağını bilemiyorsa yurt
    dışı vatandaşlarımıza yönelik geliştirilecek politikalarda bir rehber
    niteliğinde olan hazırladığımız kapsamlı çalışmadan faydalanabilir.
    Her türlü desteği de veririz.
    Bu çerçevede biz de hükümetin yurt dışı vatandaşlar politikalarını da
    yakından takip etmeye ve karnesini ortaya koymaya devam edeceğiz.
    Söz verilip de yapılanı takdir ederken ertelenen ve yapılmayan tüm
    sözlerin de takipçisi olup kamuoyunu bilgilendireceğiz.
    Bu vesileyle bu günlerde Anavatana ulaşmak için yollara çıkan tüm
    vatandaşlarımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Sağ salim memlekete
    ulaşmalarını, huzur dolu bir izin geçirmelerini diliyorum.
    Bu yıl gelen vatandaşlarımız hukuk devleti, aklı selim demokratik
    yönetim olmayınca ülkemizin maalesef ne hale gelebileceğine bizzat
    tanıklık edecekler. Geldikleri ülkelerde tanık olmadıkları hayat
    pahalılığı, Avrupa’nın birçok ülkesinden daha pahalı gıda ürünleri,
    restoranlar ve tatil beldeleri ve huzursuzluk görecekler.
    Bu sorunları aşmanın yolu belli. Sadece geldikleri ülkelerin büyük
    çoğunluğu nasıl yönetiliyor, ayrımcılığa ve eksikliklere rağmen hukuk
    devleti nasıl işliyor, bizde durum ne; bunların üzerinde durup
    düşünmeleri yeterli olacaktır.
    Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Connect with Me: