ekremsenol

Pasaport harçları için kanun teklifi

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları tarafından gündeme getirilen pasaport harç bedelinin düşürülmesi için TBMM’ye kanun teklifi sunduğunu söyledi. GoEuro’nun nisan ayında yaptığı araştırmaya göre Türk pasaportu işlem masrafları açısından dünyanın en pahalı pasaportuydu.

Yeneroğlu, kanun teklifinde, pasaport harcının 18 yaşından büyükler için yarı yarıya, küçükler içinse dörtte bir oranına düşürülmesinin öngörüldüğünü bildirdi. Yıllarca Almanya’da yaşayan ve 25. Dönem İstanbul Milletvekili olarak Meclise giren Yeneroğlu, seyahat masrafının azımsanmayacak bir kısmını oluşturan yüksek pasaport harçlarının düşürülmesinin bir ihtiyaç olduğunu savundu.Yeneroğlu, yurtdışında yaşayan vatandaşların sorunlarının çözümü için ayrıca çalıştığını belirterek, son yıllarda Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin bu ülkelerde yerleşik Türk vatandaşlarını da büyük ölçüde etkilediğini belirtti.Yeneroğlu, yurtdışında yaşayan vatandaşlar için pasaport taşımanın bir nevi zorunluluk olduğunun altını çizdi.

DEVAMINI OKU

Basından Örnekler:
Hürriyet
İHA
Milliyet
Sabah
TRT Avaz

Gerekçeli Kanun Teklifi
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik pasaport harçlarının düşürülmesiyle ilgili kanun teklifini gerekçesiyle birlikte Pasaport harçları kanun teklifi
.

Pasaport

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik pasaport harçlarının düşürülmesini öngören kanun teklifi Meclis’e sunuldu

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu tarafından Meclis’e sunulan kanun teklifiyle yurt dışında yaşayan vatandaşlar tarafından gündeme getirilen pasaport harç bedelinin yüksekliği sorunu çözüme kavuşturuluyor. Yeni düzenlemeyle pasaport harcının 18 yaşından büyükler için yarıya, küçükler içinse dörtte bir oranına düşürülmesi öngörülüyor.

Yeneroğlu yaptığı açıklamada, yurt dışında yaşayan vatandaşların Türkiye’ye yaptıkları seyahatler vasıtasıyla anavatanla olan bağlarını muhafaza ettiklerine dikkat çekerek, seyahat masrafının azımsanmayacak bir kısmını oluşturan yüksek pasaport ücretlerinin düşürülmesinin bir ihtiyaç olduğunu ifade etti. 10 yıllık bir pasaport için defter ve harç ücreti olarak 600 TL’ye yakın ücretin alındığı ve 4 kişilik bir aile için bu masrafın 2.400 TL’yi bulduğunu belirten Yeneroğlu, Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı Avrupa ülkelerinde pasaport ücretlerinin çok daha düşük olduğunu, kanun teklifinin kabul edilmesi durumunda 10 yıllık bir pasaport masrafının 300 TL’nin altına düşeceğini, 18 yaşından küçük çocuklar için ise 150 TL’nin altında olacağını belirtti.

Son yıllarda Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin bu ülkelerde yerleşik olan Türk vatandaşlarını da büyük ölçüde etkilediğini belirten Yeneroğlu, yurt dışında yaşayan vatandaşlar için pasaport taşımanın bir nevi zorunluluk olduğunun dikkate alınması gerektiğini ifade etti ve yüksek pasaport harçlarının yurt dışındaki vatandaşların Türkiye ile bağlarını sürdürmelerinin önünde engel teşkil ettiğine vurgu yaptı:

“Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye ile olan bağlarının korunması temel hassasiyetlerimizdendir. Devamlı pasaport taşımak zorunda olan yurt dışındaki vatandaşlarımızın Avrupa’daki ekonomik kriz nedeniyle Türkiye seyahatleri azalmakta, bu durum ise akrabalarla olan iletişimin yanında dil ve kültür birikiminin de zayıflaması gibi bir sonucu beraberinde getirmektedir. Pasaport harçlarının düşürülmesiyle yurt dışındaki vatandaşlarımızın seyahat masrafları ciddi oranda azalacak, böylece vatandaşlarımızın Türkiye ile iletişimlerinin korunmasına dolaylı olarak katkı sağlanacaktır.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yarısından fazlasının bulundukları ülkelerde doğduğu ve özellikle genç nesillerin Türkçe konuşma ve yazı kültüründen nispeten uzak olduğu dikkate alınırsa anavatanlarını ziyaret etmelerinin, akraba bağlarının yanında Türkiye’nin tarihi ve kültürüyle tanışık olmalarının teşvik edilmesinin elzem olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu açıdan çocuklu ailelerin özellikle desteklenmesi ve uygun ücretlerle pasaport alabilmelerinin sağlanması önemlidir.

Bu sebeple, seçimler öncesinde Sayın Başbakanımız tarafından yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için açıklanan pakette yer alan pasaport harçlarının makul bir seviyeye düşürülmesi önemli bir ihtiyacı giderecektir.”

Gerekçeli Kanun Teklifi
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik pasaport harçlarının düşürülmesiyle ilgili kanun teklifini gerekçesiyle birlikte Pasaport harçları kanun teklifi
.

İRTİBAT
Ünal Koyuncu, Danışman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Halkla İlişkiler Binası 2. Kat Nolu Banko Oda: 2076
Telefon: +90 (312) 420 58 28, +90 (312) 420 58 29, +90 (535) 453 25 23

Yurt dışı emekli vatandaşlarımızın araçlarının Türkiye’de kalma süresi 2 yıla çıkartıldı

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik olan emeklilerin kişisel kullanımına mahsus araçlarının Türkiye’de kalma sürelerinin Bakanlar Kurulu kararıyla 2 yıla çıkarıldığını belirtti.

Yeneroğlu, 4458 Sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’nda yapılan yeni düzenlemenin, 60’lı yıllarda Türkiye’den Avrupa ülkelerine misafir işçi olarak giden ve emekli olarak Türkiye’de hayatını sürdüren birinci göç nesline mensup vatandaşlarımız için önemli bir adım olduğunu ifade etti. Yeneroğlu, “60’lı yıllarda zor şartlar altında âdeta varlık mücadelesi sergileyerek hem çalıştıkları ülkeye hem de anavatanları Türkiye’ye sosyal ve ekonomik açılardan birçok katkısı olan emekli birinci nesil için yapılan yeni düzenleme hayırlı olsun.” dedi.

Yeneroğlu açıklamasında sadece emeklilerin değil, yurt dışında yerleşik olan bütün vatandaşların araçlarının Türkiye’de kalma süresinin ayrıca gündemde olduğunu ve meselenin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nezdinde takip edildiğini hatırlattı. Yeneroğlu, “Yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın getirdikleri araçların Türkiye’de kalış sürelerinin 2 yıla çıkarılması gündemimizdedir. Bununla ilgili öncelikle yurt dışı emekli vatandaşlarımızın araçlarıyla ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu adımın devamında yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın araçlarının Türkiye’de kalma sürelerinin iki yıla çıkarılmasıyla ilgili düzenlemeler takip edilecektir.” ifadelerinde bulundu.

Yeneroğlu: Norveç katliamı unutulmamalıdır! Irkçılık ve İslam düşmanlığıyla mücadele daha kararlı biçimde yürütülmelidir!

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 22 Temmuz 2011 tarihinde Norveç’te 77 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırının yıl dönümüyle ilgili olarak, ‘‘4 yıl önce bugün dünya kamuoyu Norveç’ten gelen dehşet verici bir haberle sarsıldı. Bir cani kendi dünyasında oluşturduğu nefret ve düşmanlık duygusuyla 77 kişiyi katletti. İnsanın tasavvur sınırlarını aşan bu olay, İslam düşmanlığının hangi boyutlara ulaşabileceğini gösterdi. Bu vahşetin tekrar yaşanmaması için toplumsal hafıza bu ve benzeri olayları unutmamalıdır ve Avrupa ülkeleri İslam düşmanlığıyla daha kararlı bir biçimde mücadele etmelidir.’’ açıklamasında bulundu.

Yeneroğlu, ‘‘2011 yılından bu yana Avrupa ülkelerinde yaşayan göçmenlerin ve Müslümanların Avrupa ülkelerindeki varlıklarını tehdit eden farklı gelişmelere şahit olduk. Avrupa Konseyi Irkçılık ve Hoşgörüsüzlük Komisyonu’nun açıkladığı 2014 raporunda, Avrupa’nın geleceğini tehdit eden en büyük sorunların İslamofobi, ırkçılık ve antisemitizm olarak tespit edilmesi, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar, göçmenler ve Yahudiler için tehlikenin devam ettiğini göstermektedir.’’ dedi.

Norveç’te yaşanan katliamda yakınlarını kaybedenlere sabır dileyen Yeneroğlu, katliamların toplumun tamamını tehdit ettiğine ve birlikte yaşamaya zarar verdiğine dikkat çekti. Yeneroğlu, ’’İslam düşmanlığı motivasyonuyla işlenen suçlarla daha etkin mücadele edilmesi gerekliliği ortadadır. Dolayısıyla ilim adamlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yıllardır tekrar ettiği önerilerin yasama ve yürütme tarafından dikkate alınması ve daha kararlı adımların atılması gerekmektedir. 20 milyona yakın Müslümanın da ülkesi olan Batı Avrupa ülkelerinde bu tip dehşet verici olayların bir daha tekrarlanmaması için sağ popülizmin tehlikelerine dikkat çekilmesi konusunda siyaset, medya ve sivil topluma önemli sorumluluklar düşmektedir.’’ dedi.

İRTİBAT

Ünal Koyuncu, Danışman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Halkla İlişkiler Binası 2. Kat Nolu Banko Oda: 2076
Telefon: +90 (312) 420 58 28, +90 (312) 420 58 29, +90 (535) 453 25 23

“Avrupa’nın asli unsuruyuz, ‘gurbetçi’ tanımlaması yanlış” (Diriliş Postası)

AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Mustafa Yeneroğlu, 30 yıla yakın bir süre İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) bünyesinde Avrupalı Türklerin, yaşadıkları bölgelerdeki meseleleriyle yakından ilgilendi. Hukukçu kimliğiyle Avrupa sivil toplumunda aktif rol oynayan Yeneroğlu, aynı zamanda haber-yorum dergisi “Perspektif” ile kültür-sanat-felsefe dergisi “Sabah Ülkesi”nde de yöneticilik yaptı.

“Avrupalı Türklerin adayı” olarak öne çıkan Yeneroğlu ile yurtdışı Türklerin güncel meselelerini, AK Parti ile değişen “Avrupalı Türkler” politikalarını ve yeni döneme ilişkin projelerini, Türkiye dışında ilk kez genel seçimlerde oy kullanılmış olmasının TBMM için anlamını ve Avrupalı Türkler için hâlâ zaman zaman kullanılan “gurbetçi” tanımının eksiklerini konuştuk.

Avrupalı Türklere ilişkin konularda yaptığınız çalışmalarda edindiğiniz tecrübelere ışığında, sizce Avrupalı Türklerin temel meseleleri neler?

10-15 sene öncesine kadar Türkiye siyasetinde yurtdışı Türklere yönelik “döviz girdileri” ötesinde bir yaklaşımın varlığından bahsedilmesi çok zor. Fakat bu “misafir işçilerin” bulundukları ülkelere ailelerini, çocuklarını getirip, oralarda kalıcı hâle geldikleri on yıllar sonra kabul edilince bu durum hem ilgili ülkeleri, hem de Türkiye siyasetini yeni meydan okumalarla karşı karşıya bıraktı. Bununla birlikte bu süreç esnasında Batı Avrupa’da birçok ülke Türkiye kökenlilerin, bulundukları ülkelerde kalıcı hâle gelmelerine, o ülkelerin asli unsurları olmalarına şüphe ile yaklaştı. Uyum siyasetlerini, farklı din ve kültürel arka plana sahip olan insanların kendi ulus devletleri için sorun/tehdit oluşturabileceği fikri üzerine inşa ettiler. Bugün Avrupa’nın birçok yerinde Türkiye kökenlilerin Türkiye ile ilişkilerinin sorunsallaştırılması, Türkçe eğitimin önüne sayısız engel çıkarılması, dindarlığın kamusal alana yansımalarının haksız ve mesnetsiz bir şekilde “radikalizm” işaretleri olarak değerlendirilmesi, farklı kültürel uygulamaların olumsuz sıfatlarla betimlenmesi bu yaklaşımın olumsuz sonuçlarıdır. Dolayısıyla Avrupalı Türklerin karşı karşıya kaldığı en temel mesele, “Avrupa değerleri” ve Avrupa’nın kendi iddiaları ile çelişecek bir şekilde dışlayıcı, ötekileştirici ve yaftalayıcı yaklaşımlara ve artık kökleşmiş bir İslam düşmanlığına muhatap olmalarıdır. Bu durum “Türk” ve “Müslüman” kimliğini olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda, Türk dil ve kültürünün muhafaza edilmesi ihtiyacını, dinî tedrisat ve dinî yaşam taleplerini ne yazık ki “paralel toplum” tartışmaları üzerinden okuyor. Bu da şu an Avrupa’da Türkçe ile ilişkisini kaybetmek üzere olan bir neslin oluşmasına sebebiyet veriyor. Biz siyasilere, çok dilli, çok kültürlü insanların, tüm taraf ülkeler için, tehdit değil ciddi birer kazanım olacağını anlatmak görevi düşüyor.

DEVAMINI OKYUN…

Mustafa Yeneroğlu ile Söyleşi

“Nicht die CDU, sondern die AK Partei hat mir ein Angebot gemacht.”

Mustafa Yeneroğlu, in Deutschland groß geworden, steht kurz vor seinem Einzug ins Parlament. Allerdings kandiert er nicht für die CDU, sondern für die türkische AK Partei. MiGAZIN sprach mit ihm über seine Ziele, über Deutschland und die Türkei, über die AK Partei und wieso er Deutschland erhalten bleibt.

MiGAZIN: Sie sind in Deutschland geboren und aufgewachsen, haben in Köln studiert. Wieso kandidieren Sie in der Türkei und schließen sich nicht einer deutschen Partei an?

Mustafa Yeneroğlu: Ihre Frage suggeriert, als sei mein Weg außergewöhnlich. Wenn man sich in beiden Ländern gleichermaßen zu Hause fühlt, ist mein Engagement in der Türkei genauso selbstverständlich. Ich habe schon immer eine starke Bindung zur Türkei gehabt und gepflegt, über meine Sprache, meine Kultur und nicht zuletzt meine Religion. Genauso wie ich mich in Deutschland zu Hause fühle, bin ich auch in der Türkei zu Hause – beide Länder sind wie ein zweiter Wohnsitz für mich.

Dennoch: Wieso haben Sie sich für die konservative AK Partei entschieden und nicht für die konservative CDU?

Yeneroğlu: Wenn die CDU mich mit meinem Selbstverständnis respektiert hätte, wäre das sicher eine Option gewesen. Es war aber die AK Partei, die Bedarf gesehen und mir das Angebot gemacht hat. Und das sagt dann auch etwas über die jeweiligen Verhältnisse und Möglichkeiten aus.

Was meinen Sie?

Yeneroğlu: Ich stehe für eine Politik, die Vielfalt – ob sprachlich, kulturell oder religiös – als Gewinn ansieht und diese nicht nur duldet, sondern aktiv fördert. In Deutschland kann man mit diesem Anspruch und dieser Agenda in den etablierten Parteien kaum Punkten. In weiten Teilen der Politik werden solche Ansätze sogar misstrauisch beäugt, wenn nicht sogar kritisiert und im Keim erstickt.

Seien wir ehrlich: Jemand mit meinem Profil würde in keiner großen Partei in Deutschland ein Zuhause bekommen. Ich gelte als ehemaliger Generalsekretär der Islamischen Gemeinschaft Milli Görüş (IGMG) als konservativer Muslim. Über viele Jahre wurde ich sogar als “islamistisch” und “verfassungsfeindlich” eingestuft. Erst in den vergangenen Jahren hat sich dieser verzerrte Blick auf die IGMG insgesamt etwas begradigt. In den Augen vieler Politiker bin ich dennoch eher ein Sicherheitsrisiko als ein Parteikollege oder ein Verantwortung tragender Mitgestalter. Und das ist ein tief sitzender Keil zwischen der hiesigen Politik und einem großen Teil der türkeistämmigen Bevölkerung in Deutschland.

WEITERLESEN…

Mustafa Yeneroğlu: ‘Gurbetçi kavramı sezonluk işçileri çağrıştırıyor.’ (internethaber.com)

Avrupa’daki Türkiye’li seçmen 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için oy verme işlemine başladı. Şu ana kadar yaklaşık 482 bin kişinin oy kullandığı söyleniyor… AKP Milletvekili adayı, Sayın Mustafa Yenereoğlu ise Twitter hesabından ‘575 bin katılıma yaklaştık’ ifadesini kullanmış. ‘Avrupa’daki 2 milyon 800 bin seçmenden, taş çatlasa 500 bini oy kullanır’ diyen bendenizin yanılma ihtimali büyük olacak gibi ama bu elbette sevindirici.

Bugün köşemde Avrupalı adaylardan AK Parti Milletvekili adayı Mustafa Yenereoğlu ile yaptığım söyleşi var.

Kendisi hakkında çok söze gerek yok; zira, Avrupalı adaylardan Ozan Ceyhun’un adını duyduğunda burnundan soluyan Avrupalı Türk, Mustafa Yeneroğlu adı geçtiğinde son derece saygılı-sevgi dolu ve umutlu.

Hiç uzatmadan, söyleşiyi olduğu gibi yayınlıyorum. Buyurun…

Mustafa Yeneroğlu kimdir?

1975 yılında Bayburt’ta doğdum. 1976 yılında ailemin Almanya’ya göç etmesi dolayısıyla 1 yaşımda Almanya’nın Köln kentine geldim ve o zamandan beri Köln’de yaşıyorum. İlk, ortaokul ve lise eğitimimi Almanya’da bitirdim. 2000 yılında Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Ayrıca fark dersleri vererek 2007 yılında da 9 Eylül Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Evli ve üç çocuk babasıyım. 1987 yılından beri çeşitli sivil toplum çalışmalarının içerisinde çeşitli kademelerde yer almış bulunmaktayım. En son ise İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatlarının Genel Sekreterlik görevini yürüttüm.

Sık sık Avrupa’daki Türk diasporasından söz ediyor, “Gurbetçi kavramının altında hafife alma yatar” diyorsunuz. Şunu mu anlamalıyız: “Gurbetçi yerine, Türk diasporası?”

Gurbetçi kavramı, Türkiye’den bakış üzerine inşa edilmiş bir kavram. Bu kullanım yurt dışında yaşayan, yarısından fazlası yaşadıkları ülkelerde doğmuş ve o ülkelerin asli unsurları hâline gelmiş olan, günümüzde artık dördüncü nesilden gençleri de içine alan dinamik ve heterojen bir grubu ifade etmiyor. Bu kavram daha ziyade sezonluk işçileri çağrıştırıyor. “Gurbetçi” kelimesinde yurt dışındaki vatandaşlarımızın kendilerini sadece “anavatana özlem” üzerinden tanımladıklarına dair yanlış bir ön kabul var ve bu ön kabul, yurt dışındaki vatandaşlarımızın kronikleşmiş sorunlarını gün yüzüne çıkartmaya matuf bir yaklaşımı mümkün kılmıyor.

Bilakis sanki yurt dışındaki vatandaşlarımızın yegâne sorunu Türkiye’den uzakta yaşamaları ya da “doğdukları topraklara” hasret duymalarıymış gibi bir algı var. Bu yaklaşım, onları içinde bulundukları ülkelerde güçlendirebilecek ve destekleyecek bir yaklaşım değil.

Öte yandan yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın birçoğu için “göçmen” kavramı da doğru değil, zira bugün bilhassa Batı Avrupa’da yaşayan insanlarımız, 1960’lı yıllarda işçi göçüyle gitmiş olan büyüklerimizin torunları ya da torunlarının çocukları; yani üçüncü ve dördüncü neslin bir “göç” tecrübesi yok. Dedelerinden daha farklı bir sosyalizasyona, anavatan Türkiye ile ve içinde yaşadıkları ülkelerle daha farklı ilişkilere sahipler. Birçoğu “Ya orası, ya burası” yerine, “hem orası, hem burası” şeklinde çoğul bir aidiyeti benimsiyorlar. Birçoğu ulusaşırı bağlara sahip, çift dilli ve böylelikle her iki ülke için de müthiş bir zenginlik arz ediyorlar.

Tüm bu sosyal, hukuki ve duygusal çerçeveyi “gurbetçi” kavramı elbette karşılamıyor, tam aksine Türkiye’den diasporaya yaklaşımdaki hatalara dikkat çekiyor. Öte yandan bir topluluğa diaspora diyebilmemiz için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Yaşadıkları ülkelerdeki çoğunluk toplumundan farklı bir kültürel/dinî kimliğe sahip olmaları, örgütlenmeleri ve anavatanla canlı ilişkilerin kurulması gibi etkenler söz konusu. Bu etmenlerin hepsi “gurbetçi” denilen insanlarda mevcut: Farklı bir kültürel, dinî, mezhepsel kimlikleri var ve birçoğu bu kimliğe sahip çıkıyor. Ciddi bir örgütlenme söz konusu ve anavatanla canlı ilişkileri var. Dolayısıyla Batı Avrupa başta olmak üzere bu özellikleri gösteren insanlarımızı, bu kavram her ne kadar farklı olumsuz çağrışımlara sahip olsa da- modern diaspora tabirinin içerisinde tanımlayabiliriz.

Burada esasen kavramın kendisi ya da hangi kavramı kullandığınızdan ziyade, diasporaya bakışın bir bütün olarak değişmesi ihtiyacı kendisini gösteriyor. Bu konuda Türkiye’de bir farkındalığın oluşması gerek. Diasporaya yönelik etkin uygulamaların öncüsü olacak olan da bu farkındalığın ve değişen yaklaşımın kendisi.

DEVAMINI OKUYUN…

“Daha Yolun Başındayız ve Atılacak Çok Adımımız Var.” (Platform Dergisi)

Mustafa Yeneroğlu, Almanya’da yetişmiş, yurt dışı eğitim, kültür ve diaspora politikaları ile azınlık politikaları alanında uzmanlaşmış bir hukukçu. Biz onu sivil toplum çalışmaları içerisindeki aktif duruşundan, azınlıkların, Türkiye diasporasının ve Müslümanların meseleleri için canhıraş koşturmasından tanıyoruz. 7 Haziran’da Türkiye’de gerçekleştirilecek Genel Seçimlere AK Parti’den İstanbul 3. Bölge milletvekili adayı olarak girecek olan Yeneroğlu ile yurt dışında yaşayan seçmenin sorunları ve çözüm yollarını konuştuk.

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

1975 yılında Bayburt’ta doğdum. 1976 yılında babamın aile birleşimiyle bizleri Köln’e getirmesi üzerine annem ve ablam ile birlikte Köln’e geldim ve tüm hayatım burada geçti. İlk ve orta eğitimimin akabinde yüksek öğrenimimi de burada tamamladım. Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Ve kendimi bildim bileli sivil toplum çalışmalarının içindeyim.

Çocukluğunuzda ve gençliğinizde nasıl bir ortam vardı Almanya’da? Ne şartlarda yetiştiniz?

Bizim evimiz sadece 34 metrekareydi ve ben 18 yaşıma girene kadar o evde kaldık. Küçük olduğunu bile fark etmediğim o evde çok güzel bir çocukluk geçirdim. Bize sürekli ülkelerine geri dönecek göçmenler ve işçi çocukları olarak baktıkları için siyasi karar alıcılar evlerimizin nerede olacağını ve hangi okullara gidebileceğimizi de belirlemişti. Aslında biz ve ailelerimiz de o yıllarda er ya da geç Türkiye’ye döneceğimize inanıyorduk. Bu “geçicilik” hissinin eşlik ettiği yıllarda bireysel olarak kendimi hiçbir zaman dışlanmış hissetmedim. Ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığımız tecrübelerimiz elbette oldu, ancak bu tecrübeler bana dışlanmışlık hissi vermekten ziyade daha etkin, daha nitelikli çalışmalar yapmamız gerektiğini hatırlattı. Yaşadığımız olayların sebepleri üzerinde durmayı ve bunlarla bilinçli olarak mücadele etmeyi tercih ettim hep.

DEVAMINI OKUYUN…

Mustafa Yeneroğlu oyunu kullandı

AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Mustafa Yeneroğlu, 25. dönem milletvekillerinin seçilmesi için yapılan 2015 Türkiye genel seçimlerinde Köln Başkonsolosluğunda oyunu kullandı. “Seçimlerin ülkemiz ve milletimizin bekası için hayırlara vesile olacağına inancım tamdır. Bulundukları ülkelerden oy kullanan yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, aynı zamanda tarihî bir imkânı da değerlendirmiş oluyor. Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın bu hak ve sorumluluğu bilinçli bir biçimde kullanacağı ve kendi meselelerine duyarlı, bu meselelerini yakından bilerek kendini hakkıyla temsil edecek adayları destekleyeceğine inanıyorum.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oy kullanmak demokratik toplumlarda yaşayan her bireyin hakkı olduğu kadar aynı zamanda siyasete doğrudan etki edebilecekleri tek fırsattır. Dolayısıyla oy kullanmak bulundukları toplumun meselelerine ve kendi meselelerine duyarlı her vatandaşımız için bir görev ve önemli bir sorumluluktur. Bu nedenle 8 Mayıs itibari ile başlamış olan oy verme sürecinde, 2,8 milyon yurt dışı seçmen kendi geleceğini belirlemek için taşıdığı sorumluluğu sandığa giderek yerine getirmelidir. Yurt dışından sandığa taşınacak güç, Ankara’da kendisini en etkin bir biçimde ortaya koyacaktır. Dolayısıyla diasporanın sandığa taşıdığı güçlü irade, bizim temsildeki gücümüzü de belirleyip sesimizin gür çıkmasına vesile olacaktır. Allah’ın izni, milletimizin teveccühüyle üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.

25. dönem milletvekili seçimlerinin başta ülkemiz, milletimiz ve tüm gönül coğrafyamız olmak üzere, yurt dışında yaşayan bütün yurttaşlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Avrupa ve dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan yurttaşlarımızın oy kullanırken AK Parti’nin yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik seçim beyannamesini ve sayın Başbakanımızın yurt dışında yaşayan yurttaşlarımıza dair yaptığı açıklamaları dikkate alacaklarına inanıyorum.”