Türkiye’de Demokrasi ve Hukuk Devleti Uçurumun Kenarındadır
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2022 genişleme paketi kapsamında açıkladığı Türkiye raporu maalesef demokrasimizin her geçen gün nasıl zayıflatıldığını, hukuk devletinin nasıl ayaklar altına alındığını ve belli bir zümrenin iktidar hırsı yüzünden ülkenin nasıl uçurumun kenarına getirildiğini açıkça gözler önüne sermektedir.
Raporda Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler bulunduğu; Meclisin, hükûmetin hesap verebilirliğini sağlayacak gerekli araçlardan yoksun olduğu ve etkili bir denge ve denetleme mekanizması bulunmadığının altı çizilmektedir. Rapor; mevcut sistemin, demokrasinin en temel standartlarından dahi uzak olduğunu ortaya koymaktadır.
Demokrasinin can damarları olan sivil toplum kuruluşlarının baskı altında olduğu; ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla özgür hareket etme alanının daraldığı ifade edilen raporda “ifade özgürlüğü alanında son yıllarda gözlenen ciddi gerilemenin devam ettiği” belirtilerek “Devlet kurumları tarafından uygulanan kısıtlayıcı tedbirler ve adli ve idari yollarla artan baskı, ifade özgürlüğünün kullanılmasını baltalamaya devam etmiştir” denilmektedir.
Gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan ceza davaları ve mahkumiyetler de toplumun nasıl sindirildiğinin bir fotoğrafı olarak raporda açıkça ortaya konmuştur.
Türkiye İçin Demokrasi ve Hukuk Devletinden Başka İstikamet Yoktur
Türkiye’nin refahını ve huzurunu dert edinen, belli bir kesimin değil tüm Türkiye’nin zenginliğini hedefleyen, Türkiye için gerçek bir demokrasi ve hukuk devletinden başka istikamet olmadığını bilen herkes için sürpriz olmayan bu rapor, insanımızın hayatına doğrudan dokunan pek çok konuda yapılan yanlışları ortaya koymaktadır.
Raporda yargı teşkilatımızın içler acısı hali de açık bir şekilde dile getirilmiş; yargının, muhalefet partilerinin milletvekillerini sistematik bir şekilde hedef almak için kullanıldığı, yargı bağımsızlığının yok edildiği belirtilerek hâkim ve savcılar üzerindeki baskıya ilişkin gerçekler de iktidarın ve kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.
AİHM kararlarının uygulanmamasının, yargının uluslararası standartlara bağlılığına ilişkin endişelerin artmasına neden olduğu ifade edilen raporda; hâkim ve savcıların mesleğe alınmasında ve terfiinde nesnel, liyakate dayalı ve önceden belirlenmiş kriterlerin bulunmadığı ve bunun yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı önündeki ciddi engellerden biri olduğu da tespit edilmiştir.
Yolsuzlukla Mücadele Sözü Veren Sayın Erdoğan İçin Tavsiyeler
Raporda, yolsuzlukla ve rüşvetle mücadele sözleri veren Sn. Erdoğan’ın ihtiyacı olan tespitler de yer almaktadır. Uluslararası yükümlülüklerin gereği olan yolsuzlukla mücadele birimlerinin kurulmadığı ve kamu kurumlarının hesap verebilirliği ile şeffaflığının iyileştirilmesinin gerektiği belirtilen raporda yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının olmamasının, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin bulunmadığını gösterdiği ifade edilmiştir.
Ülkemizin içinde bulunduğu karanlık tablo, Avrupa Birliği’nin bu raporu ile bir kez daha yüzümüze çarpmıştır. Ancak bu tablo bizi asla ümitsizliğe düşürmeyecektir. Aksine, ülkemizi bu koyu karanlıktan çıkartmak için daha çok mücadele edecek ve toplumun tüm farklı kesimleriyle birlikte demokrasiye, hukuk devletine, insan haklarına inanan insanlar olarak barış, huzur ve refah dolu Türkiye için daha çok çalışacağız.
Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan’ın da ifade ettiği gibi “Hedefimiz Türkiye’nin AB üyeliğidir. Evlatlarımız Avrupa’nın başı dik Türkiye’sinde büyüyecek.”