Yeneroğlu: “Fransa’daki seçimlerde; ülkedeki tüm demokratlar tarihi bir sorumluluk taşıyor”

Fransa’da 7 Mayıs’ta ikinci turu düzenlenecek olan cumhurbaşkanı seçimine ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Geçmişte siyaset arenasında yer bulması mümkün olmayan ırkçı ve düşmanca söylemler, 21. yüzyıl Avrupası’nda Le Pen tarafından açıkça dile getiriliyor. Bu kişinin, devletin başına gelme ihtimali ise toplumun ne yönde değiştiğinin kanıtı niteliğinde. Bu bağlamda birlikte yaşamın geleceği için, ülkedeki tüm demokratlar tarihi bir sorumluluk taşıyor. “ dedi. Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:

“Son dönemde radikal akımların tırmanışa geçtiği Avrupa’da; Hollanda’nın ardından Fransız halkı da 7 Mayıs’ta yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidecek. Bu seçim, Fransa için oldukça önemli bir sınavdır. Zira Fransızlar ya siyasi merkezde yer alan ve ülkedeki Müslümanları ve göçmenleri dışlamayan demeçler veren Yürüyüş Hareketi lideri Macron’u ya da popülist, aşırı sağ söylemlerle halkı tahrik eden Le Pen’i cumhurbaşkanı yapacak. Diğer bir deyişle ülke; ırkçılığa karşı sandıkta duruş sergileyecek.

Maalesef ki Avrupa’nın baş aktörlerinden biri olan Fransa’da; aşırı sağı temsil eden adayın son tura kalmış olması ırkçı ve popülist söylemlerin Fransız halkı tarafından ne kadar benimsendiğini ortaya koyuyor. Geçmişte siyaset arenasında yer bulması mümkün olmayan ırkçı ve düşmanca söylemler, 21. yüzyıl Avrupası’nda Le Pen tarafından açıkça dile getirilir hale geldi. Bu kişinin, devletin başına gelme ihtimali ise toplumun ne yönde değiştiğinin kanıtı niteliğinde.

Unutmamalıyız ki günümüzde hiçbir sorun aşırı sağ popülizmle aşılamaz. Etnik ve kültürel ırkçılık üzerinden sunulan çözümler kutuplaşmaya yol açar ve insanları toplumsal gerçeklerden uzaklaştırır. Bu bağlamda birlikte yaşamın geleceği için, ülkedeki tüm demokratlar tarihi bir sorumluluk taşıyor. 7 Mayıs’ta başta Türkiye kökenliler olmak üzere Fransa’daki tüm seçmenleri, aşırı sağa karşı tavırlarını ortaya koymaya davet ediyorum.”

Yeneroğlu: “Yabancı mahkemelerin boşanma kararları doğrudan tanınacak.”

Yabancı mahkemeler tarafından verilen boşanma kararlarının Türkiye’de doğrudan tanınmasını sağlayan düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandı. AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu konuyla ilgili, “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ciddi mağduriyetine neden olan bir sorun daha giderilmiştir. Yabancı mahkemelerin boşanma kararları ülkemizde doğrudan tanınacaktır.” dedi. Yeneroğlu ayrıca şunları kaydetti:

“Yabancı mahkemeler tarafından verilen boşanma kararlarının Türkiye’de tanınması mahkeme sürecine tabiydi. Tanıma-tenfiz davaları, sürecin yaklaşık 2-3 yıl sürmesi ve yüksek masrafa mal olmasından dolayı birçok mağduriyetlere sebep oluyordu. Bu nedenle yurt dışında yerleşik vatandaşlarımız tarafından sürekli gündeme getirilmekteydi. Aynı şekilde kamu kurumları açısından da sorunlar yaşanmaktaydı.

Yurt dışında boşanmış ancak Türkiye’de evli görünen kişiler yeniden evlenememekteydi. Boşanma sürecinde ölümün gerçekleşmesi halinde ise eski eş yasal mirasçı konumuna gelmekteydi. Özellikle kadınların tanıma sürecini neticelendirmeden yeniden evlenmesi durumunda doğan çocuğun babası olarak Türkiye’de eski eş kaydedilmekteydi.

Bu sorunlar dikkate alınarak Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan yeni düzenlemeyle mahkemede dava açmaya gerek kalmayacak. Yabancı boşanma kararları ülkemizde doğrudan tanınacaktır. Tanıma işlemi kararın verildiği ülkedeki dış temsilciliklerimiz tarafından veya yurt içinde ilgili nüfus müdürlüklerince çok kısa sürede yapılmış olacak. Bunun için tarafların birlikte veya vekilleri aracılığıyla başvurması gerekiyor. Velayet ve mal paylaşımı gibi tenfizi gerektiren diğer konular mahkemelerde karara bağlanacak.

AK Parti olarak yurt dışındaki vatandaşlarımıza beyan ettiğimiz vaatler konusunda gerekli adımları atıyoruz. Bu kapsamda örneğin dövizle askerlik bedeliyle pasaport harçları düşürülmüş, yurtdışından getirilen araçların süresi de 2 yıla çıkartılmıştır. Yapılan son düzenlemeyle boşanma kararlarının tanınması hususunda da ihtiyaç olan kolaylaştırma sağlanmıştır. Yasal düzenlemenin hazırlanmasında gösterdikleri hassasiyetten dolayı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı yetkililerine de teşekkür ediyorum.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ülkemizle ilgili sorunlarını adım adım çözüme kavuştururken kapsamlı diaspora politikalarımızın uygulamaya geçirilmesi için de gerekli çalışmaları takip etmekteyiz. Başta yurt dışında Türkçe eğitimin ve kültürel etkinliklerin desteklenmesi olmak üzere farklı alanlarda kapasitenin artırılması sağlanacaktır. Ancak bu şekilde sorumluluğumuzu tam anlamıyla yerine getirmiş olacağız.” dedi.

Kararın Yer Aldığı 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Buradan ulaşabilirsiniz

Yeneroğlu: “Çin hükümeti, Uygur çocuklara Müslüman isim yasağından vazgeçmeli”

Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da Uygur çocuklara Müslüman isimleri verilmesini yasaklaması üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Yasağın temel insan haklarına aykırı olduğu gayet açıktır. İnsan hakları kuruluşlarının dikkat çektiği yasağa karşı uluslararası toplumun etkin olması elzemdir. Çin, Uygur çocuklara Müslüman ismi verilmesi yasağından vazgeçmeli.” açıklamasında bulundu. Yeneroğlu şunları ifade etti:

“Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlara yönelik var olan yasaklara bir yenisi daha eklendi. Hükümet, Uygur ailelerin çocuklara Müslümanlıklarını gösteren isimleri vermesini yasakladı. İslam, Kur’an, Mekke, Cihad, İmam, Saddam, Hac ve Medine gibi bazı isimlerin yetkililer tarafından kayda alınmaması ve yasağa uyulmaması durumunda devlet tarafından aileye sunulan bazı imkanların kısıtlanması öngörülüyor. İlgili kurumların yasaklanan isimlerle ilgili bir liste hazırladığı ve hilal ile yıldız gibi sembollerin de yasaklandığı bilgisi ayrıca uluslararası kamuoyunda yer alıyor.

Ekstremizmle mücadele birçok ülkede olduğu gibi Çin’de de gündemde olan bir konudur. Bu hedef uğruna bölgenin kadim toplumu olan Müslüman Uygurlar topyekün yasaklara maruz kalmaktadırlar. Dinî değerlerle kültürel kimliğin göstergesi olan unsurlara getirilen yasaklarla ekstremizmle mücadele edilemez. Birçok ülkede görüldüğü gibi bu yöntemler aksi sonuç doğurmaktadır. İnsanlar yaşadığı ülkelere daha da yabancılaşmakta, devlet ile olan aidiyetleri zedelenmekte ve böylelikle öngörülemeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca toplumun farklı kesimleri arasındaki iletişim ciddi yara almaktadır.

Yasağın temel insan haklarına aykırı olduğu gayet açıktır. İnsan hakları kuruluşlarının dikkat çektiği yasağa karşı uluslararası toplumun etkin olması elzemdir. Bu çerçevede Çin’den beklenen, bölgedeki milyonlarca Müslüman Uygur’un sosyal, siyasal ve ekonomik katılımını daha fazla desteklemektir. Umarım Çin, bu yönde atılacak bir adım olarak çocuklara Müslüman ismi verilmesi yasağından vazgeçer.”

Yeneroğlu: “Türk düşmanlığı dayanılmaz bir hâl almıştır”

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Milletvekili Mustafa Yeneroğlu referandum sonrasında Türkiye kökenlilere karşı gerçekleştirilen saldırılarda görülen artış ve referandumda evet oyu kullanan vatandaşlar üzerinden yürütülen uyum tartışmaları münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Eskiden ‘Türkler dışarı!’ denirdi, şimdi ise ‘Erdoğan’a oy verenler dışarı!’ deniyor. Bunlar madalyonun iki yüzüdür. Siyasilerin ve medyanın artan Türk düşmanlığına karşı bir şeyler yapma sorumluluğu vardır.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Almanya’da git gide artan Türk düşmanlığı tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır. Hemen hemen her gün şiddet, vandalizm, ayrımcılık ve dışlama vakaları yaşanmaktadır. Bu saldırılara maruz kalanların ise referandumdaki oy tercihini ‘evet’ten yana kullananlar ve dışarıdan bakıldığında bu yönde oy kullandığı izlenimi verenler olduğu görülmektedir.

Türkiye kökenli cemaate sahip cami cemiyetlerinin dış cephelerine AK Parti karşıtı küfürlü ifadeler yazılmakta; sokak ortasında insanlara sataşılmakta, tükürülmekte, hakaret edilmekte; doktorlar AK Parti seçmenlerini muayene etmeyeceklerini beyan eden yazıları camlarına asmakta, dükkân sahipleri AK Parti seçmenlerini dükkânlarına sokmamaktadır. Ayrıca Türkiye kökenli insanların posta kutularına nefret ve tehdit mektupları bırakılmaktadır. Birçok insan bu durumdan son derece rahatsız olmuş durumda, çocuklarının durumu ve Almanya’daki gelecekleri hakkında endişe etmektedir. Bunlar kabul edilebilecek şeyler değildir.

Herkesten önce siyasilerin, bilhassa da Türkiye’deki referanduma müdahil olup evet oyu verilmesine karşı propaganda yapanların demokrasinin asgari şartlarını yerine getirerek bu utanç verici manzarayı kınamaları gerekmektedir. Tam da bu durumun müsebbibi olan politikacıların olan bitenleri görmezlikten gelerek susmaları demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Aynı zamanda diğer politikacılar ve kamuoyu da ancak bu duruma karşı bir duruş sergilerse inandırıcılıklarını muhafaza etmiş olacaklardır.

Bunların yanında, referandumda anayasa değişikliği için oy veren Türkiye kökenlilerin uyum hatta eğitim eksikliği olduğu yönündeki tartışmalar da şiddetle kınanmalıdır. Bu, tarifi mümkün olmayan bir haksız suçlamadır ve demokrasi ile bağdaşmamaktadır. Yabancı kökenli insanların kendi ülkelerindeki oy tercihleri sebebiyle hedef tahtasına konması Almanya’da bugüne dek eşi benzeri görülmemiş bir tutumdur.

Hem Almanya’da hem de etrafındaki bütün AB ülkelerinde aşırı sağ partiler seçimlerde zaferden zafere koşmaktadır. Bilhassa da, eşi benzeri görülmemiş bir inisiyatif göstererek üç milyondan fazla Suriyeli mülteciyi ülkesine alan ve mülteci anlaşması sayesinde Avrupa ülkelerindeki sağ popülist partilerin kullanacağı malzemeleri ellerinden alan AK Parti’nin düşmanlaştırılmasını anlamak mümkün değildir.

Eskiden Almanya’da ‘Türkler dışarı!’ denirdi, bugün ise ‘Erdoğan’a oy verenler dışarı!’ deniyor. Bunlar madalyonun iki ayrı yüzüdür. Aradaki tek fark; ‘Türkler dışarı!’ ifadesine karşı hâlihazırda bir toplumsal tepki mevcutken, ‘Erdoğan’a oy verenler dışarı!’ hususunda geniş bir toplumsal uzlaşının olmasıdır. En azından ben bu hususta bir tepkiye denk gelmiş değilim. Bu oldukça üzücü ve bir o kadar da tehlikeli bir durumdur. Siyasiler ve medya, toplumun aşırı sağ cenaha daha fazla yakınlaşmasını istemiyorlarsa acilen bu durumun düzelmesi adına bir şeyler yapmalıdır.”

Yeneroğlu: “Belçika, Avusturya, Hollanda, Fransa ve Almanya’dan %63-75 oranında çok güçlü EVET’’

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu yurtdışı seçmenlerin halk oylamasına katılımına ilişkin, “Yurtdışı seçmen 831.208 kere evetle güçlü bir mesaj vermiştir. Seçmenlerin yoğun olarak yaşadığı ülkeler arasında Belçika %75 oranla en fazla evet oyunun çıktığı ülke olurken, dış temsilcilikler bazındaysa Lyon %86 ile birinci olmuştur. Yurtdışı evet oyları evet ile hayır arasındaki farka %18,2 oranında katkı sağlamıştır.” açıklamasında bulundu. Yeneroğlu ayrıca şunları kaydetti:

“Halk oylamasına dış temsilciliklerimizde 1.325.688 ve gümrük kapılarında 98.539 olmak üzere toplamda 1.424.227 yurtdışı seçmen katılmıştır. Yurtdışındaki toplam seçmenin %48’i sandığa giderek rekor bir katılıma imza atmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerine kıyasla dış temsilciliklerimizdeki katılımda %14,33 oranında bir artış yaşanmıştır. Resmi olmayan sonuçlara göre gümrükler dâhil yurtdışı seçmenin 831.208’i (%59,09) ‘evet’ oyunu kullanmıştır. Sadece dış temsilciliklerde kullanılan oylar dikkate alındığında evet oranı %59,46’dır.

Evet ile hayır oylarının arasındaki yurtiçi fark 1.124.091 olarak gerçekleşmiştir. Yurtdışındaki bu fark ise 255.755 olmuştur. Bu oylarla evet-hayır arasındaki fark 1.379.846’ya yükselmiştir. Böylelikle yurtdışı evet oyları aradaki farka %18,2 oranında katkı sağlamıştır. Verilen bu destek ‘evet’ oylarının toplamının %3,30 oranını oluşturmaktadır.

Seçmenlerin yoğun olarak yaşadığı ülkeler arasında Avrupa ülkelerinde en fazla ‘evet’ oyu %75 oranla Belçika’da çıkmıştır. Belçika’yı sırasıyla %73 ile Avusturya, %71 ile Hollanda, %65 ile Fransa ve %63 ile Almanya takip etmektedir. Yine seçmen yoğunluğuna göre dış temsilcilik bazında Lyon’da %86 oranla en yüksek ‘evet’ tercihi kullanılmıştır. İkinci sırada %79 ile Anvers ve üçüncü sırada da %75 ile Essen yer almaktadır. Lübnan’da ise seçmenlerin %93’ünün evet oyunu kullanması dikkat çekmektedir. Gümrük kapılarındaysa 52.961 (%54) vatandaşımız ‘evet’ demiştir.”

Yeneroğlu: “16 Nisan demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacaktır’’

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu anayasa değişikliğinin milletimiz tarafından onaylanmasını, “16 Nisan demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Türkiye’mizin ne gibi kazanımlar elde edeceğini inşallah herkes görecektir. Vesayet düzeninin neden olduğu ‘kayıp yıllar’ söz konusu olmayacaktır. Yurtdışındaki sandıklardan %59 üzerinde oranla ‘evet’ çıkması yurtdışı seçmenlerin yeni hükümet sistemine verdiği büyük desteği gözler önüne sermektedir.” sözleriyle değerlendirdi. Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:

“Halk oylaması, milletimizin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini onaylamasıyla sonuçlanmıştır. Milletimiz daha güçlü bir demokrasiye ‘evet’ diyerek vesayete son vermiştir. Bu nedenle 16 Nisan bir milattır ve demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacaktır. Yeni sistemle Türkiye’mizin ne gibi kazanımlar elde edeceğini inşallah herkes görecektir. Siyasi krizlerle bocalamış ülkemiz için yeni bir sayfa açılmıştır. Vesayet düzeninin neden olduğu ‘kayıp yıllar’ söz konusu olmayacaktır. Türkiyemizin müreffeh yarınları için önemli bir kazanç olacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi reformu milletimize hayırlı olsun.

Yurtdışındaki seçmenlerimiz de %48 üzerinde bir katılımla halk oylamasına çok güçlü bir destek vermiştir. Katılım diğer diasporaların siyasal katılımına kıyasla dünya rekorudur. Yurtdışından bu seviyede yüksek bir katılımın olması ülkemiz ve diasporamız adına sevindiricidir. Yurtdışındaki sandıklardan %59 üzerinde bir oranla ‘evet’ çıkması yurtdışı seçmenlerin yeni yönetim sistemine verdiği büyük desteği gözler önüne sermektedir. Belçika’da %77’nin, Avusturya’da %73’ün, Hollanda’da %71’in, Fransa’da %65’in ve Almanya’da %63’ün üzerinde ‘evet’ oyu çıkmıştır.

Yurtdışında yapılan halk oylaması Türkiye gündeminde yer almış, siyasi partilerce yakından takip edilmiştir. Biz de AK Parti olarak ülke ve bölge seçim koordinasyon merkezlerimizle tüm engelleme ve baskılara rağmen çok başarılı bir kampanya sürecini geride bıraktık. Bu vesileyle çalışmalarımızda emeği geçen tüm dava kardeşlerime teşekkür ediyorum. Özelliklede bazı Avrupa ülkelerinde karşılaştığımız emsalsiz demokrasi karşıtı uygulamalara rağmen elde edilen başarı takdire şayandır. Umarım bu ülkelerdeki siyasetçi, akademisyen ve gazeteciler çıkan sonuçtan gerekli dersi almıştır.

Ülkemiz için yarından itibaren yeni bir dönem başlıyor. Farklılıkları zenginlik kabul eden bir millet olarak kucaklaşmalı, ülkemizde demokrasinin daha fazla güçlenmesine ve refahın artmasına hep birlikte odaklanmalıyız. Oyunu kullanan her bir vatandaşımız saygıyı hak ediyor. Tercihi ne olursa olsun yurtiçi ve yurt dışında halk oylamasına katılarak bu demokrasi bayramında yer alan tüm seçmenlerimizi yürekten kutluyorum. Hep birlikte Türkiye’yiz.”

Yeneroğlu: “Yurt dışı seçmene gümrük kapıları 16 Nisan’a kadar açık olacak”

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu, rekor bir katılımla yurt dışı temsilciliklerde tamamlanan anayasa değişikliği halk oylamasının 16 Nisan’a kadar süreceğini belirtti. Henüz oy kullanmamış yurt dışı seçmenlerin gümrük kapılarında oy kullanabileceklerini hatırlatan Yeneroğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“27 Mart ile 9 Nisan arasında yurt dışındaki seçmenlerimiz tarihi bir siyasi katılım başarısı ortaya koyarak Türkiye’nin kaderini belirlemede kendilerinin ne kadar kilit bir konuma sahip olduklarını göstermişlerdir.

Yurt dışındaki temsilciliklerimizde oy verme işlemleri 9 Nisan’da sona ermiş olmasına rağmen gümrük kapılarında sandıklar 16 Nisan saat 17.00’ye kadar açık olacaktır. Anayasa değişikliği halk oylamasında oy kullanmak isteyen yurt dışı seçmenlerimiz gümrük kapılarında oylarını kullanabilirler.

Paskalya tatili dolayısıyla yoğun biçimde Türkiye’ye gelen tüm vatandaşlarımızı gümrüklerde oylarını kullanarak bu rekor katılıma dâhil olmaya davet ediyorum. Diaspora’nın güçlü desteğiyle sandıktan çıkacak ‘Evet’ bir başka güzel ve anlamlı olacaktır.”

Yeneroğlu: “Rekor katılım, yurt dışındaki seçmenlerimizin anavatana olan duyarlılığını gösteriyor’’

Anayasa değişikliği halk oylaması yurtdışında tamamlandı. 27 Mart’ta başlayıp dün sona eren oylamada 57 ülkeden toplam 1.400.046 yurtdışı seçmen oyunu kullandı. Yoğun katılımı, yurtdışında yaşayan vatandaşların anavatana olan duyarlılığının göstergesi olarak değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Rekor katılım, dünyanın dört bir yanındaki insanlarımızın anavatanlarının geleceği söz konusu olduğunda ne kadar duyarlı olduklarını gösteriyor. Büyük bir fedakârlık örneği gösteren yurt dışındaki seçmenlerimizin her birini yürekten kutluyorum”, dedi. Yeneroğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“57 ülkeden yurtdışında yaşayan toplam 1.400.046 vatandaşımız 27 Mart-9 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen halk oylamasında oyunu kullandı. 1 Kasım Milletvekili Seçimlerine kıyasla dış temsilciliklerdeki katılımda %14,33 artış olmuş, toplam seçmenin %47’si sandığa gitmiştir. 26. Dönem Genel Seçimlerinde gümrükler hariç toplam kullanılan oy 1.159.871 iken Anayasa değişikliği ile ilgili halk oylamasında ise bu rakam 1.326.070’dür. Oy kullanma yerine onlarca hatta bazı bölgelerde yüzlerce kilometre uzakta bulunan seçmenlerimiz büyük bir fedakârlık örneği göstermişlerdir. Yurtdışı seçmenlerin istediği yerlerde oylarını kullanabilmelerine ilişkin yapılan düzenleme yoğun katılımda önemli bir etken olmuştur. Yurtdışındaki tüm seçmenleri yürekten kutluyor, Türkiyemizin kaderine ortak oldukları için her birini tebrik ediyorum.

Bu süreçte AK Parti olarak bazı Avrupa ülkelerinde yaşadığımız çifte standart kamuoyunun malumudur. Düşünce ve toplanma özgürlüğünü temel değer olarak kabul eden bu ülkeler İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanmamış yasaklara ve engellemelere sahne oldu. Yine bu ülkelerdeki bazı basın organlarıysa Türkiye’de geçmişte çok gördüğümüz vatandaşı hizaya getirme gayreti içerisine girdi. Buna karşın vatandaşlarımız tarafından verilen cevabı, 16 Nisan gecesinde yurtdışından alınan ‘evet’ oylarının açık farkla çıkmasıyla göreceğiz.

Elde edilen rekor katılım, dünyanın dört bir yanındaki insanlarımızın anavatanlarının geleceği söz konusu olduğunda ne kadar duyarlı olduklarını gösteriyor. Diğer ülke diasporalarının hiçbirinde bu oranda bir katılım, bu modelde bir seçim organizasyonu gerçekleşmemiştir. Bu sonuç aynı zamanda Türk siyasetine ve kamuoyuna da ciddi bir mesajdır. Yurtdışında yaşayan seçmenlerimizin sayısı ülkemizdeki onlarca ilin seçmen sayısından kat kat daha fazladır. Bu rekor katılım diasporanın meselelerinin öncelikli konular arasında yer almasına katkı sunacaktır. Ümit ediyorum ki AK Partimizin yurtdışındaki vatandaşlara olan hassasiyeti diğer partilere de sirayet eder ve böylelikle her siyasi görüşten insanımızla olan bağ daha da güçlenir.

16 Nisan gecesi milletimizin istikrarlı ve daha güçlü bir Türkiye için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ‘EVET’ diyeceğine hep birlikte şahit olacağız. Bunda pay sahibi olmak isteyip de henüz oyunu kullanamamış seçmenlerimiz 16 Nisan’a kadar gümrüklerde oylarını kullanabilirler. Oylarını kullanan seçmenlerimizin Türkiye’deki akraba ve dostlarını arayarak onları harekete geçirmeleri çok daha güçlü bir ‘EVET’in çıkmasına katkı sağlayacaktır.”

Yeneroğlu: “Fransa’daki insanlarımızın siyasette etkin olmaları kaçınılmazdır”

Türkiye ile Fransa arasında imzalanan işgücü anlaşmasının yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yapan İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, “Siyasilerin teröristlerin tümünün göçmen olduğuna yönelik söylemleri, artık sokakta bile başörtülü olmanın mümkün olmayacağının seçim kampanyaları kapsamında dillendirilmesi, İslamofobik söylemlerin vardığı endişe verici boyutları göstermektedir. Bu durum Fransa’daki insanlarımızın siyasette daha etkin olmalarını kaçınılmaz hale getirmektedir.” dedi. Yeneroğlu açıklamasında şunları ifade etti:

“8 Nisan 1965 tarihinde Paris’te Türkiye ile Fransa arasında işgücü anlaşması tanzim edilmiştir. Bu tarihten sonra beş asırlık köklü ilişkilerimizin bulunduğu Fransa ile olan ilişkilerimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Anlaşmadan 52 yıl sonra bugün 600 binin üzerinde Türkiye kökenli insanımız Fransa’da yaşamını sürdürmekte ve eğitimden iş hayatına farklı alanlarda toplumsal hayatın içerisinde yer almaktadırlar.

Fransa’daki Türk toplumunun gelecekte üzerinde durması gereken en önemli alan siyasal katılımdır. Zira bu kesimin Fransa siyasetine katılımı neredeyse yok denecek kadar azdır. Fransa’da Ulusal Meclis’te Türkiye kökenli milletvekili bulunmamaktadır. Yerel meclislere bakıldığında vatandaşlarımızın temsil oranının artırılması gerektiği görülmektedir. Son yerel seçimlerde, çeşitli listelerden aday olan vatandaşlarımızın 16’sı belediye başkan yardımcısı olmak üzere 194’ünün yerel meclislere girmeyi başardığı tespit edilmiştir.

Sorun teşkil eden bir diğer alan Fransa’daki ayrımcılık, ırkçılık ve İslam düşmanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağ partinin adayı Le Pen’in seçimi kazanma ihtimali bu sorunun gelecekte daha da artacağını ortaya koymaktadır. Ülkede uygulanan OHAL’in Müslüman yurttaşları damgalama boyutları da olduğu komisyon raporlarında vurgulanmaktadır. Yine polisin yaptığı baskınların dinî inanca dayalı şüphe üzerinden gerçekleştirilmesinden dolayı masum insanların hedef alındığı belirtilmektedir. Siyasilerin teröristlerin tümünün göçmen olduğuna yönelik söylemleri, artık sokakta bile başörtülü olmanın mümkün olmayacağının seçim kampanyaları kapsamında dillendirilmesi, islamofobik söylemlerin vardığı endişe verici boyutları göstermektedir. Bu gelişmeler Fransa’daki insanlarımızın 23 Nisan-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 11-18 Haziran’daki milletvekili genel seçimlerine katılımda daha etkin olmalarını gerekli kılmaktadır.

Ayrıca son günlerinde olduğumuz halk oylamasında Fransa’daki tüm vatandaşlarımızın da tarihî bir sorumluluk bilinciyle hareket ederek sandığa gitmesi büyük önem taşımaktadır. Bugün Fransa’da referandum için oy kullanabilecek yaklaşık 326.000 seçmen bulunmaktadır. Vatandaşlarımız kullanacakları her bir oyla anayasa değişikliğiyle ilgili millet olarak verilecek karara katkıda bulunacaklardır.

Bu düşüncelerle Türkiye-Fransa İşgücü Anlaşması’nın 47. yıl dönümünde birinci nesli saygıyla anıyor, yeni nesillere de büyük sorumluluklarla karşı karşıya olduklarını hatırlatıyorum.”

Yeneroğlu: “CHP’nin kriz çığırtkanlığı gerek hukuk gerekse yurtdışıyla ilgili bilgi düzeyini ve vizyonunu yansıtıyor.’’

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanımız Binali Yıldırım’ın imzasıyla yurt dışındaki vatandaşlara gönderilen mektuba yönelik açıklamasını hayretle karşıladıklarını ifade etti. Yeneroğlu açıklamasında “CHP’nin açıklaması klasik kriz çığırtkanlığıdır. Millete güvenmemeleri sebebiyle mesnetsiz iddialarla yurtdışı seçmeni demokratik hakkından, yani sandıktan alıkoymaya, zihinleri bulandırmaya çalışmaktadırlar.” diyerek şunları kaydetti:

“Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’deki anayasa değişikliği halk oylaması için oy kullanma süreci devam ediyor. Bu çerçevede AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanımız Binali Yıldırım bazı Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza mektupla halk oylamasına katılım çağrısında bulunmuştur. Bu mektupla ilgili kamuoyuna yansıyan açıklama, CHP’nin klasik kriz çığırtkanlığıdır. Millete güvenmemeleri sebebiyle mesnetsiz iddialarla yurtdışı seçmeni demokratik hakkından, yani sandıktan alıkoymaya, zihinleri bulandırmaya çalışmaktadırlar. Anlaşılan açıklamayı yapan kişi ne mektubun içeriğini ne de ortaya attığı iddiaların hukuki dayanaklarını incelemiştir. Mektup herhangi bir ‘evet’ propagandası içermemekte, sadece yurtdışında ikamet eden tüm vatandaşlarımızı katılıma davet etmektedir.

Mektup şahıslara değil ailelere gönderilmiştir. Dolayısıyla iddia edildiği gibi bireyler bazında herhangi bir bilgi içermemektedir. Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu tarafından tüm siyasi partilerle paylaşılan yurtdışı seçmen bilgileri yurtdışında CHPlilerin elinde dolaşırken CHP Genel Başkan Yardımcısının böyle bir açıklama yapması, yurtdışında yerleşik vatandaşlarla ve partisinin yurtdışı yapılanmasıyla ne kadar iletişimde olduğunu ortaya koymaktadır. Yabancı ülke vatandaşlarının kişisel verilerinin bir siyasi partiye verilmesi iddiası gerçek dışıdır. Bu bağlamda mektupla ilgili suç duyurusunda bulunma iddiasıysa, kendisinin gerek yurt içiyle gerekse de yurtdışıyla ilgili hukuk bilgisinin ne düzeyde olduğunu göstermektedir. Yurtdışındaki vatandaşlarımızla ilgili en ufak bir vizyon ve projesi dahi olmayan CHP’nin, partimizin onların sorunlarını önemsemediği iddiasında bulunmasıysa tek kelimeyle gülünçtür.

CHP’den beklenen, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili meseleleri partiler üstü bir konu olarak görmesi, siyasi malzeme yapmamasıdır. Bu tutum her şeyden önce diasporamızın menfaatine olacaktır. Bunu yapmayan CHP’den, Başbakanımızın örnek bir çalışmayla yurtdışındaki tüm vatandaşlarımıza mektup göndermesini takdirle karşılamayı beklemek, bizim için boş bir çaba olacaktır.’’