En Güzel Cevap 1 Milyon Evet [Yenişafak]

Halkoylamasından ‘hayır’ çıkması için topyekun saldırıya geçen Avrupa’ya tepkiler büyüyor. AK Parti’nin Avrupa Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı Mustafa Yeneroğlu, sandıklardan çıkacak 1 milyon Evet oyunun Avrupa’ya en güzel cevap olacağını söyledi. Yeneroğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının iniş iznini iptal eden, ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam Başkonsolosluğu’na girişini engelleyen Hollanda’nın tavrını sert bir dille eleştirdi. Avrupa ülkelerinde yaşadıkları engellemeleri Yeni Şafak’a anlatan Yeneroğlu, “Demokratik bir kampanya yürütemiyoruz. Seçim alanlarında her türlü engellemelerle karşılaşıyoruz. Burada tüm devlet ve kamu gücünü karşımızda buluyoruz” dedi.

Devamını okumak için lütfen tıklayınız.

Kupür için lütfen tıklayınız.

Yeneroğlu: “Dördüncü büyük seçim bölgesi olan yurtdışından anavatana güçlü ‘evet’ için hazırız” [AA Özel Röportaj]

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Yeneroğlu, yurtdışındaki halk oylaması sürecine ilişkin Anadolu Ajansı’na ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.

“Toplam 3 milyona tekabül eden bir seçmen kitlesi yurt dışında. 52 ülkede ve 119 konsolosluk bölgesinde vatandaşlarımız oy kullanacaklar. Bu da Türkiye’deki seçmenin yüzde 5’ine tekabül eden bir rakamdır ki bu Türkiye’de yapılan seçimleri ve referandum sonuçlarını etkileyebilecek bir güce sahip.” diyen Yeneroğlu, halk oylamasında vatandaşların önceki seçimlere nispeten daha rahat oy kullanma imkânına sahip olacağını kaydederek, “Sandıklar sabah 09.00’dan akşam 21.00’e kadar açık olacak. Dolayısıyla çalışan insanlar da kendilerine uygun bir vakit bulup oy kullanabilecekler. Yurt dışında yaşayan insanlar istedikleri yerde oy kullanabilecekler. Mesela Hollanda’da yaşayan biri, isterse daha yakında, Almanya’nın bir şehrinde oy kullanabilecek. Bu sebepten yurt dışında katılımın daha da artmasını ümit ediyoruz, bu konuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” açıklamasında bulundu.

Röportajın tamamı için lütfen tıklayınız.

Yeneroğlu: “Yurt dışı oyların gücü çok büyük, Avrupalı Türkler belirleyici olacak” [Türkiye Gazetesi]

Türkiye’yi çağ atlatacak anayasa değişikliğinde 3 milyonu aşkın yurt dışı Türk oy kullanacak. Bu rakam, anavatandaki seçmen oranının yüzde 6,5’ine tekabül ediyor AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezleri (SKM) Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, yurt dışında 57 ülkede sandık kurulacağını belirterek, “Bu seçimlerde tahminen 3 milyon 50 binin üzerinde seçmen kitlesi olacak. Bu da Türkiye ile mukayese ettiğiniz zaman, Türkiye’deki seçmenin yüzde 6,5’una tekabül ediyor” dedi.

Haberin tamamının okumak için

Haberin kupürü için

“57 ülkede halk oylamasına hazırız. Sandık sayıları artacak, oy kullanılması daha da kolaylaşacak.” [Yenişafak]

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanı, AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu Yeni Şafak’a özel açıklamalarda bulundu. 57 ülkede sandık kurulacağını belirten Yeneroğlu, “Gelecek oylar doğrudan referandumu etkileyecek” dedi. Yurtdışında son seçimlerde 2 milyon 980 bin seçmenin olduğunu belirten Yeneroğlu, “Bu seçimlerde tahminen 3 milyon 50 binin üzerinde bir seçmen olacak. Bu da Türkiye ile mukayese ettiğiniz zaman, Türkiye’deki seçmenin yüzde 6,5’una tekabül ediyor” dedi.

Söyleşinin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.

Söyleşinin küpürü için lütfen tıklayınız.

Türkiye Gazetesi Söyleşi: “PKK’ya soruşturma var ama hüküm yok”

AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Türkiye gazetesi ile bir röportaj gerçekleştirdi. Yeneroğlu, söyleşide Almanya’daki PKK terör örgütü yapılanması üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulundu.

Söyleşinin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.

Söyleşinin küpürü için lütfen tıklayınız.

Farklılıkları ortak zenginlik olarak görmedikçe yol almak mümkün değil [Hürriyet Söyleşi]

Hürriyet gazetesi ile bir söyleşi gerçekleştiren TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, kin ve nefret kültürünü besleyen söylemlerin barındırdığı tehdit çerçevesinde toplumsal birliktelik üzerine açıklamalarda bulundu.

Reina saldırısının ardından sosyal medyada kurbanlara yönelik kabul edilemez ifadeler kullanıldı…

– Bunlar tabii çok ürkütücü şeyler. Ben Batı ülkelerinde Müslüman olarak ötekileştirmeye maruz kalmış bir insan olarak buna şiddetli bir biçimde karşı çıkmamız gerektiğini söylüyorum. Ben hayatımda yılbaşı kutlamadım. Ama yılbaşını kutlamak isteyenlerin engellenmesine ilk başta ben karşı çıkarım. Mesela ezana karşı çıkanlar da var. Farklılıkları ortak zenginlik olarak kabul etmediğimiz sürece yol almak mümkün değil.

Söyleşinin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.

Söyleşi: 68. yıl dönümünde İnsan Hakları Günü [TPB Parlamento Dergisi]

AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün kabulünün 68. yıl dönümü münasebetiyle TPB Parlamento dergisine bir röportaj verdi.

Ülkemiz ve dünya 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne nasıl giriyor?

Yanı başımızda devam eden Suriye iç savaşını, Irak’ta yıllardır süren açmazı, Arakan’da ve Doğu Türkistan’da devam eden sorunları, Filistin meselesini diğer yandan da Batı Avrupa’da kendisini her geçen gün giderek daha da güçlü bir şekilde gösteren ırkçı akımları, yükselen aşırı sağı düşündüğümüzde 10 Aralık’ın küresel bazdaki sorumluluklar açısından idrak edilmesi oldukça zor bir gün olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Türkiye olarak da oldukça zor günlerin içerisinden geçiyoruz. Etrafımızda çökmüş devletler mutlak katliamdan kaçan milyonlara ülkemizi açmamız, onlarla imkanlarımızı paylaşmamız, Suriye ve Irak’tan ülkemize yönelen terör örgütleri, yine bölücü terör örgütü PKK’nın adeta her gün vatandaşlarımızın canına kastetmesi ve ülkemizde bunun üzerine oluşan toplumsal gerilimler… Bütün bunlara rağmen Türkiye, toplumun güvenliğini sağlarken aynı ölçüde özgürlükler konusundaki iddialarımızdan vazgeçmeme anlamında dünyaya örnek olacak bir çaba içerisinde. İçinde bulunduğumuz şartlar ve kamu güvenliği adına alınması zorunlu tedbirlere rağmen bu çabamızı sürdürmek durumundayız.
Bugün insan haklarıyla ilgili sorumluluklarımız oldukça büyük. Diğer yandan insan hakları söylemlerinin, içerisinde bulunduğumuz zaman diliminde içi boş söylemler hâline getirilmesi, insan hakları ideallerinin tabiri caizse bir maymuncuk gibi görülerek siyasi çatışma unsuru olarak kullanılması aşılması gereken başka bir engel olarak önümüzde duruyor. Siyasiler, hatta uluslararası kurumlar tarafından dahi insan haklarının araçsallaştırıldığını; propaganda ve siyasi malzemeye dönüştürülebildiğini, böylece bu temel değerlerin içinin boşaltılarak tartışmaya açıldığını görüyoruz. İnsan haklarıyla ilgili tartışmanın politikleştirilmeden, mensubiyetler ötesinde, ilkesel bir zeminde sürdürülmesine ihtiyaç duyuyoruz. İnsan hakları ideallerinin her ulus ve devlet için her gün sınanan bir iddia olduğunu unutmamamız gerekir.

Söyleşinin tamamını okumak için lütfen tıklayınız.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Kararının Arkasında Yatan Sebepler [Gerçek Hayat Söyleşi]

Gerçek Hayat’tan Emeti Saruhan ile bir söyleşi gerçekleştiren TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak dondurulmasına yönelik teklifi oy çokluğuyla kabul etmesinin ardından Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SÖYLEŞİYİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ.

AP kararının ardından Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri [Star Gazetesi]

Star gazetesinden Fadime Özkan ile bir söyleşi gerçekleştiren TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak dondurulmasına yönelik teklifi oy çokluğuyla kabul etmesinin ardından Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Perşembe günü Avrupa Parlamentosunda Türkiye ile üyelik müzakerelerini geçici süre dondurmayı tavsiye eden tasarı 37’ye karşı 479 oyla kabul edildi. 107 üye ise çekimser kaldı. AP’nin üyelik müzakerelerini sonlandırma veya dondurma yetkisi yok ama AB Konseyi ve üye ülke yönetimlerine bir tür tavsiyede bulunuyor ve durum o ki Avrupa Parlamentosu’nun kafası karışık falan değil. Türkiye’yi istemiyorlar. Öyle mi?

AB içerisinde Türkiye’yi hiçbir zaman görmek istemeyenler elbette var. Ayrıca üyelik müzakerelerinin başından beri oldukça kırılgan bir zemin üzerinde sürdürüldüğünü unutmamak gerek. Bu sürecin önünü açan Almanya’daki Schröder iktidarından kısa bir süre sonra, yani henüz 2005 yılında Merkel iktidarının imtiyazlı ortaklıkta ısrar etmiş olmasını göz ardı etmemeliyiz. Bu dönemde Avrupa liderleri tarihi bir fırsat kaçırdı. Ben Merkel’in o dönemde de bunun farkında olduğunu, fakat parti için muhalefete gücü yetmediğini düşünüyorum. Yani Türkiye’nin AB’ye üyeliği müzakerelerinde tüm taraflar başından beri zorlu bir sürecin içindeydiler. Diğer tarafta bugün 479 parlamenter üyelik müzakelerinin geçici olarak durdurulmasını talep ederken unutmayalım ki Aralık 2004’te 407 üye de Avrupa Parlamentosunda üzerinde Türkiye ve AB bayrağının olduğu ‘Evet’ pankartını kaldırıyordu. “Türkiye’nin üyeliğini zaten hiç istemiyorlardı.” diyerek tepkisel bir tutum da takınabiliriz, “Geçmişte neden kabul ettiler de bugün bu manzarayla karşı karşıyayız?” diye de sorgulayabiliriz. Her iki yaklaşım için de fazlasıyla gerekçe öne sürülebilir.

RÖPORTAJIN DEVAMI İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ.

SÖYLEŞİNİN KÜPÜR HALİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ.

Hürriyet Söyleşi: Türkiye-Almanya ilişkileri ve Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor iddiaları

Çeşitli temaslarda bulunmak için Berlin’de bulunan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Hürriyet Almanya muhabiri Celal Özkan ile bir söyleşi gerçekleştirdi ve Türkiye’ye uyum, Türkiye-Almanya ilişkileri, Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor iddiaları üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.

* Gergin bir dönemden geçen Türkiye Almanya ilişkilerinin geleceğini, nasıl görüyorsunuz?

Türkiye Almanya ilişkilerinde özellikle son yıllarda bu ilişkilerin olumlu seyretmesinin önünde çok negatif etkenler ön plana çıktı. Sol Parti bugün PKK ile açık ittifak içerisinde. Yeşiller PKK’ya yakın olan unsurlarla çok yakın ilişkiler içerisinde. Bunlar Almanya’nın milli menfaatlerinin önüne geçerek, Türk Alman ilişkilerini belirleyebilecek, yönlendirebilecek bir potansiyele sahip.

* Ama buna Türkiye’deki gelişmeler fırsat sunmuyor mu?

Tabii, dilimiz çok hissi. Türkiye’de dil maalesef çok tepkisel olabiliyor. Oysa çok daha soğukkanlı ve teknik bir dil kullanmalıyız… Avrupai bakış açısının kavranması konusunda Türkiye’de eksiklikler olduğu bir gerçek. Avrupa’nın Türkiye’yle ilgili eleştirilerinin bir boyutu itibariyle Avrupalıların düşünce mantığını daha iyi kavramak gerekiyor. Ama diğer tarafta Avrupa’da Türkiye’yle ilgili yayınlar da bunu destekliyor.

* Avrupa, Türkiye nereye gidiyor sorusunu tartışıyor. Rusya ve Çin’e yöneliyor tartışmaları var. Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor mu?

Ben AB’nin önümüzdeki bir yıl içerisinde çok ciddi kriz ve sorunlarla karşı karşıya kalacağını görüyorum. 2017 yılı içerisinde de Türkiye’ye yönelik somut perspektifin oluşturulamayacağı kanaatindeyim. Burada Türkiye ile sorunlar ön plana çıkartılıyor ama şu anda Avrupa da geldiği nokta itibarıyla Türkiye’yi ya da yeni üyeleri kaldırabilecek bir durumda değil. Terör bitmeden Türkiye’yi normal şartlara kavuşturmak mümkün olmayacağı gerçeğini de dikkate alarak, terörün bitirilmesi noktasında olağanüstü halin şartlarından istifade ederek en kısa zamanda tekrar Türkiye’nin AB’deki taleplerinin mücadelesini vermesi gerektiğini düşünüyorum. Normal üyelik olmasa bile bundan bağımsız bir biçimde Avrupa’nın temel kıstaslarının Türkiye’de de geçerli kılınması noktasında mücadelemizi sürdürmemiz gerekir.

Röportajın tamamı için lütfen tıklayınız.