Gurbetçi kavramı bir dönem sosyolojik gerçeklikle tamı tamına örtüşen bir tanımlamaydı. Yüz binlerce insan ‘gurbete’ gitmişti. Yaşananlar, dramlar, acılar ve sevinçler dünyası Türkçe’de farklı kitlesel tecrübelerle de derin kök salmış bu kavramla ifade ediliyordu. Bununla birlikte geride bırakılan 50 yılı aşkın tarihi süreç bu kesimi gurbetçilikten farklı bir noktaya getirdi. Tam da bu noktayı ifade etmek için yeni kavramsallaştırmalara ihtiyaç var. Bu kapsamda diaspora kavramı kayda değer bir alternatif sunuyor.
İşgücü anlaşmalarıyla başlayan ‘gurbet’ hayatında zamanın akışıyla şartlar da değişti. Yeni ülke, kalıcı yaşam koşulları, farklı kimlikler ve aidiyetin gelişti-rildiği bir noktaya evrildi. Ancak özellikle de Türkiye’den bu kesime yönelik yapılan tanımlama genel itibarıyla ‘gurbetçi’ ifadesinde takılı kaldı. Her ne kadar da günümüzde yurtdışında yaşayan insanlarımız içerisinde bireysel olarak ve grup sosyolojisi itibarıyla bazı kesimlerce ‘gurbetçilik’ mefhumu geçer-liliğini koruyormuş gibi gözükse de, tarihsel gelişim doğrultusunda gelinen son nokta bu kesime yönelik ülkemizde kullanılan tanımlamanın yeniden ele alınması gerektiğini gösteriyor. Bu noktada diaspora kavramı siyaset, medya ve akademide ilgili aktörlerin ele alması gereken bir kavram olarak duruyor.
Diaspora, yakın geçmişe kadar, geleneksel olarak başta Ermeni ve Yahudi diasporası olmak üzere farklı politik unsurlar bağlamında olumsuzlanan bir kavram olarak kullanılageldi. Son yıllardaki akademik çalışmaların hakkını teslim etmek gerekirse de Türkiye’de kamuoyu nezdinde bu kavramın yeniden üretilmesi ihtiyacı ortada.
Zira bu kavramı kısır bir anlama hapseden hâlihazırdaki olumsuz algı, bugün çoğunluğu Batı Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli topluluğa yönelik bakış açımızı da belirliyor, dar kalıplar içinde sınırlandırıyor. “Gurbetçi” terimi üzerinden devam eden nostaljik yaklaşım, yurtdışında yerleşik, kalıcı ve asli unsur hâline gelen insanlarımızın, anavatana yönelik tasavvurlarının yanı sıra kendine has ortak özelliklerini göz ardı ederken potansiyelini de perdeliyor.
Ulus-ötesi ağların gelişmesiyle birlikte diaspora kavramını yeni bir kimlik ve bilinç olarak tanımlayan yaklaşımları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Diaspora, günümüzde yeni bir bağlama kavuşmuş durumda. Daha da önemlisi bu bağlam içinde kalkınmadan değerler üretimine kadar geniş bir iletişim ve ilişkiler ağının önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda diasporaları, bugünün önemli ve etkin sivil toplum öğeleri olarak da görmek gerekir.
En nihayetinde bakış açısı itibarıyla bu noktaya gelebilmek için diaspora kavramına yakından bakmak ve “Türk Diasporası”na da buradan bir pencere açmak yerinde olabilir.