İşgücü anlaşmasının 60. yıl dönümünde, Türkiye kökenliler Almanya’daki en büyük göçmen topluluk olma hüviyetini sürdürmektedir. Başlarda ülkedeki işgücü ihtiyacını gidermek üzere misafir işçi olarak Almanya’ya giden vatandaşlarımız, bugün beşinci nesle ulaşan varlıkları ile Almanya’nın asli unsurlarından biridir. Son olarak geride bıraktığımız zorlu pandemi şartlarını aşmak için gerekli olan aşı çalışmalarına öncülük ederek tüm dünyanın takdirini kazanan iki önemli bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci bu duruma birer örnek olmuşlardır.
‘Kurumsal ırkçılık ve İslam düşmanlığı ile mücadele edilmelidir’
Göçmenlikten kalıcılığa çoktan geçiş yapmış Türk ve Müslüman nüfusa yönelik göçmen karşıtı tutumlar, gerçekleştirilen ırkçı saldırılar ve İslam düşmanlığı maalesef varlığını sürdürmektedir. Almanya’da 2021 yılının ilk on ayında, camilere yönelik 34 saldırı kayıt altına alınmıştır. Ayrıca Almanya İçişleri Bakanlığı ve Federal Kriminal Dairesi (BKA) tarafından hazırlanan son siyasi suçlar raporuna göre, ülkede aşırı sağcıların şiddet eylemlerinin bir önceki yıla oranla yüzde 10 arttığı görülmektedir. Aynı rapora göre, ülkede işlenen İslam düşmanı suçlar, bir yıl öncesine göre yüzde 8 artmıştır. Giderek artan bu suçların ve kurumsal ırkçılığın önlenmesi için daha etkili bir mücadele elzemdir.
‘Türkiye kökenlilerin siyasete aktif katılımı sağlanmalıdır’
Almanya’da gerçekleşen son federal seçimler hem Türkiye-Almanya ilişkileri açısından hem de Almanya’da yaşayan Türk diasporası açısından büyük önem arz etmektedir. Seçimler neticesinde Almanya Federal Meclisi’nde Türkiye kökenli milletvekili sayısı 18 ile sınırlı kalmıştır. Ülkede yaşayan 3,5 milyona yakın Türkiye kökenli nüfus göz önüne alındığında, bu sayının daha yüksek olabileceği ve Türkiye kökenlilerin meselelerinin siyasette daha etkili temsil edilebileceği ortadadır. Diğer tarafta Hamburg bölgesinden milletvekili seçilen Aydan Özoğuz’un Federal Meclis Başkanvekilliğine seçilmesi değerli bir adımdır. Bu gibi adımlar Almanya’nın çoğulcu toplum iddiasını daha fazla güçlendirecektir.
‘Sorunların çözümü için rasyonel adımlar atılmalıdır’
Bugün gelinen noktada, Almanya’daki Türk diasporası için ırkçılık ve İslam düşmanlığı ile mücadele, siyasal ve toplumsal katılım, ana dil eğitimi ve İslam din dersi gibi hususlar önem arz etmektedir. Ayrıca Almanya’daki Türk sivil toplum kuruluşlarının Türk diasporasını ilgilendiren konularda daha aktif katılımla çalışması ve karar alma süreçlerine dahil olması gerekmektedir. Aynı şekilde Türkiye’deki siyasi iktidarın da Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın bilinen sorunlarının çözümüne yönelik rasyonel adımlar atması gerekmektedir. Ayrıca Türkiye’deki temel toplumsal sorunların demokratik bilinçle çözülmesi, diasporayı da rahatlatacaktır.
Bu düşüncelerle, Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması neticesinde başlayan göç süreci boyunca başta ırkçı saldırılarda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, alın terleriyle Almanya’daki Türk toplumunun temellerini atan birinci kuşağın kıymetli büyüklerini saygıyla anıyorum.