
YENEROĞLU’NDAN, UYGUR TÜRKLERİNE YÖNELİK HUKUKSUZ SINIR DIŞI KARARLARINA TEPKİ
“İçişleri Bakanlığının Uygur Türklerine yönelik izlediği sınır dışı etme politikası büyük bir utançtır”
İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Türkiye’de Uygur Türklerine yönelik baskıların son zamanlarda ciddi manada arttığını, gerekçesiz sınır dışı kararları verilerek mazlumların çaresiz bırakıldıklarını vurguladı.
“İçişleri Bakanlığı Çin’deki ağır insan hakları ihlallerini göz ardı ederek sınır dışı kararları veriyor ve Uygur Türklerine ülkeyi terk etmeleri doğrultusunda baskı yapıyor’’ diyen Yeneroğlu, mahkemelerin de idarenin gerekçesiz kararlarını kopyala-yapıştır yöntemi ile teyit ettiğini belirtti.
Yeneroğlu, sözlerine ’’Uygur Türklerinin zaten hak ettikleri vatandaşlık başvurularına cevap verilmiyor, erteleniyor veya reddediliyor’’ diye devam ederek aynı şekilde insani ikamet başvurularının da reddedildiğini ve yıllarca Türkiye’de yaşayan soydaşlarımızın belirsizlikle karşı karşıya bırakıldığını ekledi.
“Türkiye en azından yurt içinde soydaşlarına sahip çıkmalıdır!”
Yeneroğlu, demokratik hukuk devletlerinin hiçbirisinde Uygur Türklerinin sınır dışı edilmesi söz konusu değilken, en güçlü bağları ve ikinci vatanları olan Türkiye’de Uygur Türklerinin maruz bırakıldığı durumun Türkiye adına büyük bir utanç olduğunu vurguladı.
“Türkiye en azından yurt içinde soydaşlarına sahip çıkmalıdır!” diyen Yeneroğlu, BM kararlarına aykırı bir biçimde AİHM içtihatları ve Türkiye’nin uluslararası arenadaki adalet söylemleri ile çelişen bu tutuma son verilmesi gerektiğini ifade etti.
Yeneroğlu, İçişleri Bakanlığının bir taraftan kamuoyuna yönelik devamlı olarak Uygur Türklerinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne iadelerinin kesinlikle söz konusu olmadığını belirttiğini, diğer taraftan sınır dışı kararları vererek “Türkiye’yi terk et de ne halin varsa gör” anlayışını ortaya koyarak mazlum ve mağdur insanları belirsizlik ve endişe ile karşı karşıya bıraktığını söyledi.
’’Mahkeme kararları hukuki gerekçeden yoksun kopyala-yapıştır usulü ile veriliyor’’
“Elimizde öyle mahkeme kararları var ki kararı verenlerin hukukçuluğundan şüphe etmemek imkânsız. Örneğin bir kararın giriş bölümünde kişinin Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olduğu söyleniyor. Diğer bir sayfada aynı kişiden Türkmenistan uyruklu diye bahsediliyor. Zaten kararların tamamı gerekçeden ve hukuki mütalaadan yoksun.” diyen Yeneroğlu, Göç İdaresi Başkanlığı’nın verdiği kararlarda gerçeğe aykırı olduğunu bildiği için Çin’i güvenli ülke olarak tanımlayamadığını ancak yine de Uygur Türklerinin sınır dışı edilmesi yönünde kararlar verdiğini belirtti.
Yeneroğlu, mahkemelerin de takdir yetkisidir diyerek iç hukuku bile gözardı ettiği gibi kişilerin izahatlarını yok saydığını, Çin’deki korkunç gerçekler dünya âleme mal olmamış gibi kişilerin Çin’e geri gönderilmeleri durumunda karşılaşacakları riskleri gerekçelendiremediklerini ve belge sunamadıklarını ifade ederek davaları reddettiklerini belirtti.
“Hâlbuki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) raporları gibi Çin Halk Cumhuriyeti hükümetinin Uygur Türklerine karşı uyguladığı sistematik baskıları, toplama kampları, zorla çalıştırma ve işkence uygulamalarını belgeleyen sayısız delil var.” diyen Yeneroğlu, 31 Ağustos 2022 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği raporunda, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde “terör ve aşırılıkla mücadele” adı altında ciddi insan hakları ihlalleri işlendiğini ortaya koyduğunu ekledi. Yeneroğlu ayrıca, tüm dünyanın malumu olan bu raporları gözardı eden mahkemelerin, davacıların kişisel olarak karşı karşıya kalabilecekleri riskleri ayrıntılı şekilde izah edemediklerini, şahsen hangi eylemleri sebebiyle ülkelerinde zulme maruz kalabileceklerine cevap bulamadıklarını belirtebildiklerini ifade etti.
İçişleri Bakanlığının mahkemeleri de alet ettiği bu kabul edilemez tutumuna derhal son vermesi gerektiğini vurgulayan Yeneroğlu, aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’na konuya ilişkin soru önergesi verdi.
“Türkiye, BM, AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre geri gönderme yasağına uymak zorundadır”
Türkiye’nin 1951 Cenevre Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme kapsamında, kişilerin işkence görebileceği ülkelere sınır dışı edilmemesi yükümlülüğünü taşıdığını belirten Yeneroğlu, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun (YUKK) 4’üncü ve 55’inci maddelerinde de “hiç kimsenin işkenceye, insanlık dışı veya onur kırıcı ceza ya da muameleye tabi tutulacağı bir ülkeye gönderilemeyeceğinin” açıkça düzenlendiğini hatırlattı.
’’İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı’nın değerlendirmesini de yok saymakta!’’
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerinin dini ve kültürel kimliklerinin tasfiye edilmesi amacıyla temel insan haklarını ihlal eden uygulamalara maruz bırakıldıklarının ve keyfi tutuklamalarla hapishanelerde ve toplama kamplarında işkence gördüklerinin açıkça ifade edildiğinin altını çizen Yeneroğlu, Bakan Yerlikaya’ya konu ile ilgili şu soruları yöneltti:
“İçişleri Bakanlığı, Çin’in Uygur Türkleri açısından güvenli bir ülke olup olmadığı konusunda resmi bir görüşe sahip midir?”
1.İçişleri Bakanlığı neden Uygur Türklerinin sınır dışı edilmesi politikası izlemektedir?
2.İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından verilen sınır dışı kararlarında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin “güvenli ülke” olup olmadığına ilişkin herhangi bir değerlendirme neden yapılmamaktadır? İçişleri Bakanlığı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uygur Türkleri açısından güvenli bir ülke olup olmadığı konusunda resmi bir görüşe sahip midir?
3.Bakanlığınızın Çin Halk Cumhuriyeti’nde Uygur Türklerine yapılan insan hakları ihlallerine ilişkin görüşü, Dışişleri Bakanlığının Uygur Türklerinin temel insan haklarını ihlal eden uygulamalara maruz bırakıldıkları ve keyfi tutuklamalarla hapishanelerde ve toplama kamplarında işkence gördüklerini belirten görüşünden farklı mıdır?
4.Türkiye, BM İşkenceye Karşı Sözleşme’nin 3’üncü maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, geri gönderme (non-refoulement) yasağına uymak zorundadır. Ancak, Çin Halk Cumhuriyeti’ne gönderilen Uygur Türklerinin işkenceye ve kötü muameleye maruz kalma riski açıkça bilinmekteyken Bakanlığınız bu yükümlülüklerin gereğini neden yerine getirmemektedir?
“Son 10 yıl içinde Çin Halk Cumhuriyeti’ne veya başka ülkelere sınır dışı kararı verilen ve sınır dışı edilen Uygur Türklerinin sayısı kaçtır?”
5. Çin Halk Cumhuriyeti’ne sınır dışı edilmesi kararı alınan veya sınır dışı edilmesi planlanan Uygur Türkleri hakkında Bakanlığınızın elinde herhangi bir takip mekanizması var mıdır? Bu kişilerin akıbeti hakkında bilgi edinilebilmekte midir?
6. Afganistan, Suriye ve bazı Afrika ülkelerinden gelen sığınmacılara geçici koruma sağlanmışken, Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelen Uygur Türkleri için neden benzer bir yaklaşım sergilenmemektedir?
7.Uygur Türklerine ait insani ikamet izni başvuruları son yıllarda neden sistematik olarak reddedilmektedir?
8.Türkiye’ye sığınan Uygur Türklerinin hukuki statüsünü belirlemek ve uluslararası hukuk çerçevesinde koruma sağlamak için özel bir değerlendirme süreci yürütülmekte midir?
9.Son 10 yıl içinde Çin Halk Cumhuriyeti’ne veya başka ülkelere sınır dışı kararı verilen ve sınır dışı edilen Uygur Türklerinin sayısı kaçtır? Bu kişilerden kaçı hakkında daha sonra bilgi alınabilmiştir?