İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Alman Federal Meclisi’nde Perşembe günü oylanacak Ermeni tehcirini “soykırım” olarak niteleyen tasarıyla ilgili açıklamada bulundu. Yeneroğlu açıklamasında, “Almanya Federal meclisi tarihe tek boyutlu bakışıyla konuyu siyasal mücadele aracına dönüştürmektedir. Meclis’in bu vahim hatanın altına imza atmayacağını ümit ediyorum. Konuyla ilgili düşüncelerimizi aktarmak üzere ayrıca Alman Federal Bakan ve Milletvekillerine mektup yazdık.” ifadelerine yer verdi.
Yeneroğlu ayrıca şunları belirtti: “Alman Federal Meclisi tarihçilerin aydınlatması gereken bir meseleyi gündemine alarak konumunu aşan bir girişimde bulunmuştur. Böylelikle tarihi bir konuyu siyasal olarak araçsallaştırmaktadır. Federal Meclis’te alınacak sözde ‘soykırım’ kararı Türk-Ermeni ilişkilerine zarar verecektir ve Almanya’daki Türkleri daha fazla ötekileştirip ırkçı akımları güçlendirecektir. Oylamanın, Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan ancak geciken ve kırılgan olan bir süreçte gerçekleşmesi düşündürücüdür. Almanya bu yanlış adımı atmaktansa, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde yapıcı bir rol oynayabilir. Bu bağlamda Federal Meclis iki ülke arasında 2008 yılında başlayan sürecin devam ettirilmesi hususunda çağrıda bulunabilir. Almanya Federal Meclisi’nin bu vahim hatanın altına imza atmayacağını ümit ediyorum.
Konuyla ilgili düşüncelerimizi ayrıca Federal Bakan ve Milletvekilleriyle paylaştık. Alınacak kararla Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine taraf olmayan grupların uzlaşmaz tutumlarının daha da sertleşeceğini belirttik. Böylelikle kutuplaşmaların vuku bulacağını, ilişkileri geliştirme yönündeki müzakerelerin akıl ve izahattan yoksun bir şekilde tamamen popülist yaklaşımlarla, gurur ve haklı çıkma gayretleriyle sürdürüleceğinin altını çizdik.
Sadece ortak varılan bir mutabakat ile tarihte yaşanan acı olayların ortak ve önyargısız bir şekilde aydınlatılması, iki ülke halkları arasındaki daimi ve kalıcı uzlaşmaya katkıda bulunabilir. Bu maksatla şovenizmi değil, karşılıklı görüşmeleri ve anlayışı teşvik etmeliyiz. Diyalog dışında başka bir alternatifimiz yoktur. Sadece bu şekilde yaşanan trajedileri aydınlatabilir ve karşılıklı empati geliştirebiliriz.”